8 Nisan 2009 Çarşamba

Demirel ve bilinmeyenler.

Sayın Ertuğrul ÖZKÖK
Hürriyet Gazetesi Yazarı 8 Nisan 2009

Sayın ÖZKÖK;

7 Nisan 2009 tarihli ve “Bir kolumda biri, öteki kolumda biri” başlığını taşıyan yazınızı okudum.

Söz konusu yazınızın bir bölümünde, “Bütün gençliğim Demirel’e kızarak geçti. Şimdi bütün arta kalan dönemim, Demirel’in siyaset felsefemize kattığı cümleleri yeniden yorumlamak ve hayretler içinde “Ne kadar haklıymış.” diyerek geçiyor. Benim alabileceğim hâlâ çok ders var. Siyasetçilere de tavsiye ederim.” İfadelerini kullanmışsınız.

Yerine göre gaflet veya pişmanlık belirten bu ifadeleriniz, Türkiye’nin Siyasî Tarihi’nden habersiz büyük kitleleri aydınlatmaya yetmez. Bilhassa; ŞİŞİRİLMİŞ ŞÖHRETLERLE uyutulan ve millî benliğinden uzaklaştırılan gençler, birkaç cümleden ibaret pişmanlığınızla SÜLEYMAN DEMİREL’İ, lâyıkıyla tanıyamazlar ve anlayamazlar. Zira; her zaman için övülmesi gereken DEMİREL, bazı etkili mihraklar tarafından eleştirilmiş ve dâimâ kötülenmiştir.

Bu sebepten dolayı, samimi olarak DEMİREL’İ haklı buluyorsanız ve hakkını teslim etmek istiyorsanız; daha fazlasını yapmak zorundasınız. Yapmanız gereken husus da şudur:

1965-1980 Türkiye’sini siyasî, iktisadî açıdan geniş bir şekilde analiz etmek ve ondan sonra da, 1980 sonrası Türkiye’sini irdelemektir.

Evvelâ kendiniz bir araştırma yaparak, “1965’te Türkiye’nin nesi vardı ve 1980’de Türkiye’nin neleri oldu?” sorusunun düzgün bir cevabını bulmalısınız.

Sonra da, 12 Eylül 1980 sonrası Türkiye’sini masaya yatırarak, kazanımlarını ve kayıplarını ortaya koymalısınız.

İşin siyasi boyutunu da, 1965-1980 Türkiye’sinde meydana gelen BUNALIMLARI, hislerden âzâde aklın, mantığın ve ilmin tahtında irdeleyerek açığa çıkarınız. Bunun için de fazla bir gayret sarf etmenize lüzum kalmayacaktır. Aşağıda önereceğim kitaplar, işinizi kolaylaştıracaktır.

1-S. Yüksel Cebeci’nin “Silâhların gölgesinde DEMİREL” kitabı.
2-Orhan Erkanlı’nın “ANILAR, SORUNLAR ve SORUMLULAR” kitabı.
3-Hüseyin Demirel’in “12 MART’IN İÇYÜZÜ” kitabı.
4-Süleyman Demirel’in yazdırdığı “ADALET PARTİSİ ve 1971 BUHRANI” kitabı.
5-Hasan Cemâl’in “Kimse kızmasın, kendimi yazdım.” kitabı.
6-Süleyman Demirel’in “DEVRAN” adını verdiği kitabı.
7-Ekrem Ceyhun’un “Ekonomik kalkınmada SİYASÎ İSTİKRAR” kitabı.
Şayet bulabilirseniz, 1977 Mali Yılı Bütçesi’nin kabulünden sonra Güneri Civaoğlu’nun 5 Mart 1977 akşamı, Süleyman Demirel’le yaptığı ve televizyondan canlı olarak yayınlanan mülâkatın yazılı metnini okuyunuz. (Güneri Civaoğlu’nda vardır.)

Bu kitapları okuduktan sonra Süleyman Demirel’in, Başbakanlığı döneminde de çok başarılı olduğunu göreceksiniz ve kendinize, “Şayet 12 Mart 1971 müdahalesi olmasaydı; acaba bugün, dünya üzerinde nasıl bir Türkiye olurdu?” sorusunu sormak zorunda kalacaksınız.

Sayın ÖZKÖK;

Bu kitapları okuduktan sonra öyle zannediyorum ki; Hürriyet Gazetesi’nde, Süleyman Demirel’le ilgili olarak yayınının günlerce sürmesini tasarlayacağınız bir yazı dizisine ihtiyaç duyacaksınız. Duymazsanız; zaten, 7 Nisan 2009 tarihli yazınız, göstermelik kabul edilecektir.

Türkiye’yi 1958 yılından itibaren gayet iyi izleyen bir kişiyim. Dünyadaki gelişen olayları da çok iyi izledim. Gözlemim şudur:

Aydınlarımızın, medya mensuplarımızın, fikir adamlarımızın önemli bir bölümü, ülkemizin siyasî, iktisadî ve askerî olaylarını hep, his terazisinde tartarak kamuoyu oluşturmaya çalışmışlardır. Bu sebepten dolayı da akıl, mantık ve ilim, dâimâ yenik düşmüştür. Neticede de Türkiye, dâimâ başkalarına muhtaç bir hale gelmiş ve önceliklerini ve hedeflerini unutmuştur. Düşünebiliyor musunuz: Avrupa’da Rusya’dan sonra en büyük toprağa sahip olan Türkiye, gıda maddeleri hususunda başkalarına muhtaç ve kendi kendisini besleyemez hale gelmiştir.

Bu durum, VATANİ bir gerekçeye dayanan ve HİZMET arzusu taşıyan aklıselim sahiplerini düşündürmez ve üzmez mi?

Ve unutmayınız:

Övülmesi gerekenleri kötülemek ve kötülenmesi gerekenleri övmek, bir ülkenin ve bir milletin yıkım sebebidir.

Mektubuma cevap verip vermeyeceğinizi merak ediyorum.

Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı.



Not: Merhum Celâlettin Çetin, Kenan Evren’le yaptığı
söyleşiden sonra benimle de bir söyleşi yapmak istemişti.
Ama, bu söyleşi gerçekleşmedi. Yayın kurulunda siz karşı çıkmışsınız ve
“O, Doğru Yol Partili ve Demirel hayranıdır.” ifadesini kullanmışsınız.
Belki benimle helâlleşmek istersiniz diye hatırlatmak istedim.

Hiç yorum yok: