16 Mayıs 2009 Cumartesi

Demokrasi aldatmacası.

Sayın Hasan CEMÂL
Milliyet Gazetesi Yazarı
İstanbul 16 Mayıs 2009


Sayın Cemâl;

15 Mayıs 2009 tarihli ve “Askercilikle, Ergenekon’culukla demokrasi olmaz.” Başlığını taşıyan yazınızı okudum.

Ne yapmak istediğinizi anlamış değilim. Sahi, siz ne yapmak istiyorsunuz?

Evet; bulunduğumuz coğrafyanın özellikleri sebebiyle Türkiye’de kural dışı olaylar olmuştur.
Demokrat Parti iktidarı bir askeri darbe ile devrilmiştir.

Demokrat Parti’nin yerine kurulan Adalet Partisi, 12 Mart 1971 Muhtırası ve 12 Eylül 1980 İhtilâli ile devrilmiştir ve Demirel’e siyaset yasağı getirilmiştir.

Demirel ve Cindoruk, Türkiye’nin en önemli ve gözbebeği konumundaki Türk Silâhlı Kuvvetleri’ne cephe almadan, karalamadan siyasî mücadelelerine devam etmişler ve Doğru Yol Partisi’ni kurmuşlardır.

Doğru Yol Partisi çarpık seçim kanunlarına ve bilgisayarlarda düzenlenen çevre sistemlerine rağmen 1991 seçimlerinde birinci parti olarak iktidara gelmiştir ve Demirel, Başbakan olmuştur ve Nisan 1993’te Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Hüsamettin Cindoruk ise, hiçbir zaman Hükümette yer almamıştır. Süleyman Demirel, 12 Eylül 1980’den itibaren bugüne kadar geçen 29 yıllık süre zarfında 17 ay Başbakanlık yapmıştır.

Bu gerçeği bilmiş olmanıza rağmen, ekonomideki bozukluklardan, idarî çarpıklıklardan, dış siyasetteki tıkanmalardan Demirel’le Cindoruk’u sorumlu göstermeniz, bir husumet beyanıdır.

28 Şubat olayını bir darbe imiş gibi sunarak, Demirel- asker yakınlığı olarak göstermeniz ise, doğrudan doğruya Türk Silâhlı Kuvvetleri’ne attığınız iftiradır. Zira; Millî Güvenlik Kurulu, Anayasal bir kurumdur. Başbakan, Başbakan yardımcıları ve ilgili bakanlar da Kurul’un üyesidir. O nasıl bir darbedir ki; Başbakan, 118 gün sonra istifa etmiştir. Meydana gelen gerginlikte, tekrar Başbakanlık koltuğuna oturmak için yanıp, tutuşan Tansu Çiller’in payını görmezden gelerek, devamlı surette askerleri suçlamanız ise, Türkiye’nin en büyük talihsizliğidir.

Mehmet Ağar’ın istifasından sonra İçişleri Bakanı olan Meral Akşener’in, bir gece yarısı Emniyet Genel Müdürlüğü’nü basarak, Emniyet Genel Müdürü’nü değiştirmesini, hiç merak etmediniz mi?

Sayın Cemâl;

Türkiye, dahilde, başkaları tarafından meydana getirilen kaos, kargaşa ve provokasyonlar yüzünden kaide dışı olaylara maruz kalmıştır. Ki; bunları, herkesten iyi bilmektesiniz. Zira; “Kimse kızmasın, kendimi yazdım” adlı kitabınızda, ülkeyi 12 Mart Müdahalesine götüren provokasyonlarda önemli roller aldığınızı ve bombalı eylemlere de karıştığınızı, kendiniz anlatmaktasınız. Hareketleriniz, meşru bir iktidarı devirmeye ve bir darbe ortamını oluşturmaya matuftur. Aslında, bugün dahi yargılanmanız gerekir. Çünkü, bu gibi suçların zaman aşımı da yoktur. Zira; hedef aldığınız Demirel Hükümetleri, Meclis çoğunluğuna güvenerek ne Devleti, bir parti devleti haline getrime gayretine girmişler ve ne de, halkın dini inançlarını siyaset malzemesi yapmışlardır. Üstelik; 1965- 1971 Türkiye’si, 5 yıllık plân hedeflerini izleyerek kalkınmasını başarmıştır.

Fazla detaya girmeyeceğim. Zira; şartlanmış olduğunuz ve gerçek bir demokrasi mücadelesi vermediğiniz için, doğru söze rağbetiniz olmaz. Belki de, bizlerce iyi bilinmeyen bir misyonunuz vardır.

Ancak; yazdıklarınızın doğru olmaması ve belirli bir hedefe yönelik olması karşısında, bir vatandaş olarak susmamı da, kimse bekleyemez. Zira; yazdığınız köşe, sizin malınız değildir ve milletin malıdır. Halkı etkilemeye, yanlış bilgilendirmeye ve yanlış kamuoyu oluşturmaya giriştiğiniz zaman, okuyucuların tepkisine de katlanmak zorundasınız. Gerçek bir demokrasinin icabı da, budur.

Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı.

0216-4181726.

Hiç yorum yok: