21 Kasım 2008 Cuma

Lâik Şeyhülislâmlar!

Sayın Ahmet Taşgetiren Bugün Gazetesi Yazarı 3 Şubat 2008 Sayın Ahmet Taşgetiren; 2 Şubat 2008 tarihli ve "Laik Şeyhülislâmlar" başlığını taşıyanyazınızı okudum. Türkiye'nin gündemine bir numaralı sorun olarak gelen Türban,- İnançkonusu yapılarak; mantık oyunları ve münazara üslubu içersinde çözülemez ve herkesimin mutabakatını sağlayacak tarzda neticelendirilemez. Zira; nekadar masumâne görüşler ortaya atılsa da; siyasî iktidarla, dindarkesimi temsil ettiklerini söyleyen dernek, vakıf, cemaat ve tarikatliderleri, inkârı mümkün olmayacak bir şekilde halkın din duygularınıistismar ettikleri kesindir. O kadar çok örnekleri vardır ki; bunlarıbilmemenize imkân yoktur. En basit örnek: dindar kesimi temsilettiklerini iddia eden liderler; seçim zamanlarında, kendilerine tabiolan insanları, bir siyasî partiye topyekün yönlendirmektedirler. Bu müdahale ve yönlendirme, İslâm Dini’nin neresinde ve hangiemrinde vardır? Allah insanlara, hiçbir mahlûkuna vermediği İRADE veHÜRRİYET sıfatlarını, sadece ve sadece, insan sınıfına bahşetmiştir.Kur'an-ı Kerimde, Ayetlerle sabittir: "Dinde cebir yoktur" "Sizin dininiz size, bizim dinimiz bize" Bu durum, gerçek anlamdaki lâikliğin ifadesi değil midir? Lâikliği, dinsizlik olarak algılayanlarla, lâikliği din dışılıkolarak algılayanlar, Kura'an'ın emirleri dışına çıkmış olmuyorlar mı? Kur'an'ın bu emirleri, dinin devlete, devletin dine tarafsızlığınınifadesi değil midir? Bu gerçekler karşısında nasıl oluyor da, "Lâik bir düzendeyolların, din ile kesişmesi kaçınılmaz!" diyebiliyorsunuz? Bu çerçevede düşünecek olursak, Deniz Baykal'ın "Türkiye'deyükselen İslâmiyet değildir. Bunun gelişiyle Türkiye'de yaygınlaşanİslâmiyet’in özü, değerleri, ahlâkı, kuralları değildir. Kur'an'ınİslâmiyet’i değildir. Gelen başka bir şeydir. Din için gelmiyor."şeklindeki sözleri doğrudur ve asıl tartışma, bu doğrultudayapılmalıdır. Sebebine gelince: Hiç kimse inkâr edemez: 2-3 asırdan beri ülkemizde, adet halinde,dededen, babadan görüldüğü şeklinde bir müslümanlık hakimdir. Tabircaizse; koca bir camiâ, şekilciliğe, sadece taât ve ibadete ve de 5-6asırlık eskimiş ve günün ilmî terakkileriyle bağdaşmayan içtihatlarayönlendirilmiştir. Yani; İslâm’ın gerçek yüzü örtülmüş ve birtakımBid'atlar, hurafeler, din diye yutturulmuştur. Bu durum toplumubölmüş, tarikat ve cemaatlar türemiş; insanlar arasında olması gerekenahenk ve muhabbet kaybolmuştur. Din ulemasıyız diye geçinen bir takımkişiler, İslâmiyet’in kesin olarak yasakladığı RUHBAN kisvesinebürünerek, halkı aldatmışlar ve kitleleri, Kur'an'daki İslâm’danuzaklaştırmışlardır. Kısacası; İslâmiyet’in özü, değerleri, ahlâkı,kuralları; sorgulayan ve hesap soran bir toplum yapısının oluşmasınıengellemek için örtülmüştür. Bu gerçekler tahtında bakacak olursak; Deniz Baykal'ın, "Sizin buuygulamalarınızın ne İslâmiyet’te ve ne Hıristiyanlıkta yeri var. Sizinsadece Batı'da değil, Hz. Ömer'in nezdinde de yeriniz yok." sözleri,haklılık kazanır. Neden mi? İşte, sebebi: Hz. Ömer, devlet başkanı seçildiği gün yaptığı konuşmasının birbölümünde şu önemli sözleri söylemiştir: "Ey Milletim! Hak ve hakikat peşinde koştuğum sürece benimpeşimden geliniz! Hak ve hakikatten ayrıldığım zaman benim peşimdengelmeye devam ederseniz; Allah indinde, siz de sorumlu olursunuz!" Hz.Ömer'in bu sözü üzerine bir kişi, hemen kılıcını çekerek, şu sözlerisöylemiştir: "Ömer! sözlerine dikkat et! bu millete hakaret hakkını sana kimverdi? Hak ve Hakikatten ayrıldığın zaman senin peşinden gelecek insantasavvur etmen, bu millete yapılan en büyük hakarettir. Haktanayrılırsan, bu kılıç, sana haddini bildirir." Bunun üzerine Hz. Ömer,teşekkür ederek şu sözleri söylemiştir: "Beni, böyle bir milletin başına devlet başkanı tayin ettiği içinAllah'a şükürler olsun! Ve biliniz ki; Bir millet icabındaidarecilerini acı acı tenkit etmezse; O idareciler de, kendilerineyöneltilen bu acı tenkitlere lazım gelen alâkayı göstermezlerse; ne omilletten ve ne de o idarecilerden hayır gelmez!" Hz. Ömer bu sözleri, kendi meziyeti ve kendi fazileti sebebiyle misöylemiştir? Hayır! Niçin söylemiştir? İşte sebebi: Allah, Kur'an-ı Mübin'de, "Allah'dan başka herkes yaptıklarındansorumludur ve herkes, hesap verecektir" diye emretmiştir. Bir kimse Allah indinde en yüksek rütbeye mâlik olabilir. Birçoközel meziyetlere sahip olabilir. Bu meziyet ve özellikler onlarınyaptıklarını sorgulamamaya ve herhengi bir hakikati feda etmeye, İslâmDini izin vermez! Bütün müslümanlar, hak ve vazife hususunda geniş bireşitliğe sahiptirler. Kur'an-ı Kerim; "Adaletin herkes hakkında müsavibir şekilde cereyan edeceğini" beyân etmiştir. Evet, İslâm'ın gerek hukuk hususunda ve gerek vazifeler hususundaayrıca imtiyazlı bir sınıfı yoktur. İşte bu sıfat, İslâm'ın en belirginve seçkin özelliğidir. Yani; İslâm'ın özü, gerçek bir demokrasidir. Fakat; ne acı bir hakikattir ki; İslâm'ın özünü terk edip, metnindede anlamadan yürüyen ve tarihî hikmetlere vakıf olmayan, ulemalıksüsüyle yaşayan; dışı hoş, içi boş kimseler, demokrasiyi, din dışı birsistem olarak kötülemişlerdir. Hattâ birçok yerde "Bizde imametsistemi vardır; büyüklerimize, kayıtsız şartsız teslim oluruz"diyerek, halkın sorgulamasını önlemişlerdir. Soruyorum: Deniz Baykal, "Hz. Ömer'in nezdinde de yeriniz yok!"derken, yanlış bir şey mi söylemiştir? Hattâ bu gerçeği, meşhurHaccâc-ı Zalim annesine, "Ömer'in kavmini getir, Ömer olayım"sözleriyle belirtmiştir., Denemesi bedava; Başbakanı, Cumhurbaşkanını veya herhangi birbakanı sorgulayan yazı yazınız! Bakalım; gazetede tutunabilecekmisiniz? Zaten, "Kur'an'ın İslamiyet’ini kim yorumlayacaktır?" derken, davayıkaybetmiş durumdasınız. Siz ne güne duruyorsunuz? Açınız kur'an'ı veokuyunuz; öğrenmek istediğinizi, oradan öğrenirsiniz! "Muhkem" olaraktarif edilen ayetlerde gerçekler, herkesin anlayacağı şekildeanlatılmıştır. "Müteşâbih" olarak tarif edilen ayetlerin mânâsınıanlamak için de ilim ve irfan gerekir. Yani; öğrenmek şarttır. Bundanda, öğrenilemeyecek kadar zor mânâsı çıkmaz. Kalbi olanlar,düşünmesini bilenler, tefekkür edenler ve aklını işletmesinibaşaranlar, bu hususta da zorlanmazlar! Sayın Taşgetiren; Hiç kimse gerçekleri gizlemesin; İktidar dahil birçok kimse, dinîinançları, siyasî amaçla sömürmektedir. Bugün gündemimizi oluşturantürban konusu, siyasî rant maksadıyla kullanıldığı için, korkarım ki,büyük fitnelere sebep olacaktır. Siz; türban tartışmasına dâhil olacağınıza; "bu tartışmalar niçinve ne maksatla yapılmaktadır? Bu tartışmalarda, Türkiye üzerindeemelleri ve hedefleri olanların rolü nedir?" diyerek, gerçeklereyöneliniz. Saygılarımla. 3 Şubat 2008 Hüsnü Akıncı Not: Siz Bugün "Şeriatla idare ediliyoruz." diyen müslümanülkelerin, Kur'an ahkâmına veya İslam Dininin esaslarına göre mi idareedildiklerini zannediyorsunuz? O ülkelerin, İslâm’la uzaktan yakındanilgisi olmayan zalim hükümdarlar tarafından idare edildiklerigerçeğini göremiyor musunuz? Zaman zaman, "İslamiyet’in en iyiyaşandığı ülke, Türkiye'dir" denir. Bu doğrudur. Batı'nın esas korkusuda budur. "Bölgedeki ülkeler, göstermelik de olsa, Türkiye gibidemokrasiye geçerlerse, işlerimiz zorlaşır" diye düşünmektedirler.Hedefleri de; Türkiye'yi, o ülkelere benzetmektir.

Hiç yorum yok: