22 Aralık 2008 Pazartesi

Dış güçler ve Biz.

Sayın Rahmi TURAN
Hürriyet Gazetesi Yazarı

Sayın TURAN; 22 Aralık 2008

22 Aralık 2008 tarihli ve “GERÇEKLER KURŞUNA DİZİLEMEZ.” Başlığını taşıyan yazınızı okudum. Evet, belirttiğiniz gibidir:

“Dış güçlerin, Türkiye düşmanlığı konusundaki uygulamaları hep aynı olmuştur.
Türkiye’yi yıpratmak isteyen devletler, doğrudan düşmanlık ilân etmiyorlar. Tam tersine, dost görünüyor, yüzümüze gülüyor; bir yandan da, altımızı oymak istiyorlar.”

Elbette ki dış güçler, işlerine gelen en kolay yolu izleyeceklerdir. “ Bir ülkenin dış siyasetini bulunduğu coğrafyası belirler” gerçeğine uygun bir diplomasi rotası izleyerek, risk taşımayan faaliyetlerle, hedeflerine ulaşacaklardır. Dünya siyasî tarihi, bunun örnekleriyle doludur. Bu sebepten dolayı, başkalarının yaptıklarından ziyade, bizim ne yapmamız ve ne yaptığımız konuşulmalıdır.

Sahi; acaba, biz ne yapıyoruz?
Bulunduğumuz coğrafyanın özelliği sebebiyle iç ve dış husumet odaklarının alabildiğine fitne ve fesat dokuduğu; Türkiye’nin üniter yapısını bozmak ve Türkiye’yi bölmek için her çareye başvurduğu bilinirken; okumuş insanlarımız, aydınlarımız, zenginlerimiz ve medyamız, acaba, ne yapmaktadırlar?

Devlet Eski Bakanı Kâmran İnan’ın, “Her ülkenin yüzde 10’luk bir hain kontenjanı vardır. Maalesef, haini bol bir ülkeyiz.” Sözüne uygun düşecek şekilde ihanet ve gaflet içinde olanları, paranın üstündeki yazıyı tanıyabilecek kadar akıllı olan herkes bilmektedir.
Ama; etkili, yetkili, ve sözünü geçirebilecek derecede bilgili olan insanlarımız; âdetâ, dut yemiş bülbül gibi sessizdirler ve BÜYÜK İHANETLERE teslim olmuş gibi bir görüntü vermektedirler.

Yazılı ve görsel medyamız ise; Atatürk’ün Gençliğe Hitâbesi’nde belirttiği ve işaret ettiği ihanet şekillerini görmezden gelerek, dış güçlerle işbirliği yapan ŞÖHRETLERLE doludur. Ve bu şöhretli kişiler, siyasî iktidarlar ve devirler değiştiği halde; her zaman mevkilerini korumuşlar ve etkili olmuşlardır.
Doğan Medya Grubundan örnek vereyim:

Sizin de yazı yazdığınız Doğan Grubu gazetelerinde; başımıza belâ edilen Kürt, Alevi ,Kıbrıs Ermeni, Irak, AB, konularına, dış güçlerin istekleri ve yönlendirmeleri doğrultusunda bakan ve hattâ, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin geleneklerini, refleksini ve hedeflerini aşağılayan yazar ve çizerler, görev yapmaktadırlar. Öylesine ki; her kalıba giren, istenen istikamette kamuoyu oluşturmakla görevlendirilen bu kişiler; gerçekten millî değerleri savunan, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğümüzün muhafazası için canları dahil, her şeylerini fedâ etmeye hazır olan vatansever, akıllı, ahlâklı ve fazilet sahibi yazarlardan üstün tutulmaktadırlar.

İşte bu fiilî duruma, bir anlam vermekte zorlanıyorum Bu noktada, “Neden ve Niçin?” sorularına, cevap bulamıyorum. ACABA DİYORUM; “Bu kişilerin istihdamında, DIŞ GÜÇLERİN BİR ROLÜ MÜ VAR?”

Sayın TURAN;

Öyle bir noktaya geldik ki; milliyetçilik (millî hars) suç; vatana ve millete hizmet etmek aptallık olarak kabul edilmektedir. Artık millî hedeflerimizi unutmuş ve zillet içersinde, başkalarının vereceği bir parça ekmeği gözleyen şuursuz bir toplum haline gelmiş durumdayız. Merak ediyorum:

YABANCILARA MI KIZALIM; YOKSA, KENDİMİZİ Mİ SORGULAYALIM?

Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı.

Hiç yorum yok: