10 Mart 2010 Çarşamba
Halkı aldatanlar.
Sayın Mehmet Ali BİRAND
Posta, Hürriyet, Milliyet Gazeteleri Yazarı
İstanbul 9 Mart 2010
Sayın BİRAND;
9 Mart 2010 tarihli ve “Durum kötüye gidiyor, açılıma sahip çıkalım” başlığını taşıyan yazınızı okudum. Yazınızın giriş bölümünde;
“Diyarbakır’da yaşanan olayların hepimizi titretmesi gerekir. Bunun ne anlama geldiğini sorarsanız; rahatlıkla, “Türk-Kürt ayırımının, yani bölünmenin en tehlikeli işaretidir” diyebilirim. Her türlü açılıma karşı çıkan, milliyetçilik rüzgârları estirip oy peşinde koşanlar, artık kına yakabilirler. Ülkeyi nereye doğru götürdüklerini görsünler. Bu manzara, Kürt sorunu konusundaki “Açılım Çalışmalarının” ne kadar gerekli, ne kadar kaçınılmaz olduğunu bir defa daha ortaya koydu. Bu ülkenin iyi plânlanmış, cesur adımlar atan hızlı bir AÇILIM POLİTİKASINA ihtiyacı var.” ifadelerini kullanmışsınız!
Merak konusudur:
Bilerek veya bilmeyerek, ülkenin bu duruma düşmesi için gayret etmediniz mi? Gerçekte olmayan bir Kürt meselesini evirip, çevirip yıllardan beri Türkiye’nin bir numaralı gündemi haline getiren siz değil misiniz? Bölgemizde hedefleri, hesapları ve projeleri olan dış ülkelerin, bir Türk-Kürt çatışması istediklerini ve bunun için ellerinden geleni yaptıklarını, gayet iyi bildiğiniz halde; kamuoyunu aydınlatıcı, bilgilendirici ve doğru istikamete yönlendirici herhangi bir yazı yazdınız mı?
Bugünkü yazınız dahî yapmacık, saptırıcı, yanlış yönlendirici ve halkı aldatıcı bir yazıdır. “Her türlü açılıma karşı çıkan, milliyetçilik rüzgârları estirip oy peşinde koşanlar, artık kına yakabilir.” ifadeniz, tam anlamıyla tahrik ve itham edici ve de aklı başında olan herkesi sinirlendirici bir ifadedir. Şöyle ki:
Bir milleti, millet yapan değerler bilinmektedir ve bu değerlere millî değerler adı verilir. Millî değerlere sahiplilik bilgi ve şuurunu, daima, ırka dayalı bir milliyetçilik olarak sundunuz ve Kürt milliyetçiliğini tahrik edici bir unsur olarak sundunuz. Sanki bu ülkede, Türk-Kürt ayırımı yapılıyormuş gibi bir hava estirdiniz. Başkalarının teşviki, tahriki ve desteği sayesinde yaratılan bir ayrılıkçı hareketin güçlenmesi için olanca gücünüzle çalıştınız. Hiçbir zaman da, halka doğruları söylemediniz. Bölücü emeller taşıyan PKK’yı, Kürt halkının temsilcisiymiş gibi takdim ettiniz. Bunları yaparken de dilinize pelesenk ettiğiniz AÇILIM POLİTİKASININ ne olduğunu veya ne olması gerektiğini, hiçbir zaman açıklamadınız. Açık bir şekilde “şunlar, şunlar yapılmalıdır” demediniz. Millî değerlere sahip çıkmayı suç olarak ilân ettiniz. Ülkemizde etnik ayrılıkçılığa dayalı bir uygulama olmadığı halde, varmış gibi bir hava estirmeye çalıştınız.
Şimdi de; Diyarbakır’da yaşanan olayları, “Türk-Kürt ayırımının, yani bölünmenin en tehlikeli işaretidir” diyerek, gerçeklerin üstünü örtmek için etrafa korku salmaya çalışmaktasınız.
Sayın BİRAND;
Hiç merak etmeyiniz; bütün tahrik, tertip ve provokasyonlara rağmen bu millet bölünmeyecektir. Doğu ve Güneydoğu’da yapılan kamuoyu araştırmalarında halkın yüzde 83’ünün ayrılıkçı hareketleri desteklemediklerini göstermektedirler. Halk, etnik kimliğe göre bir ayrım yapılmadığını ifade etmektedir. Ayırımcılık yapıldığı tezi, sizin ve sizin gibi düşünenlerin zihinlerinde vardır. Geçenlerde, gazetelerde haber olarak yer aldı: TRT-6 izleyicileri, ısrarlı bir şekilde “Yurttan Sesler” programının yayınlanmasını istemişler. Sizler; TRT-6’ya, TRT-ŞEŞ diyorsunuz. Yani; Farsça şeşi, Türkçe altıya tercih ederek bunu, Kürtçe olarak yutturmaya çalışıyorsunuz.
Sizden ricam şudur:
Yarından itibaren Kürt sorunu ile ilgili AÇILIM POLİTİKASININ ne olduğunu, nelerin yapılmasının gerektiğini gayet açık bir şekilde yazarak halkı bilgilendiriniz. Bunu, başkalarının arabasına binmeden yapınız.
Saygılarımla.
Ecz. Hüsnü Akıncı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder