2 Mart 2010 Salı

Ateşli konuşmalar, sorunları çözmez!

Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan ve AKP Genel Başkanı
Ankara 2 Mart 2010





Sayın BAŞBAKAN;


Bugün, Partinizin Meclis Grup Toplantısında yaptığınız konuşmanızı, büyük bir dikkatle izledim.



Siyasî amaç ve hedef güden bu tarz toplantılarda söylenenler, halkın gündeminde yoktur. Halk, makro seviyedeki Anayasa değişikliği ve Yargı Reformuyla ilgili değildir. Zaten, nelerin yapılmak istendiği de bilinmemektedir.


Halkın gündeminde işsizlik, çaresizlik, geçim sıkıntısı ve ümitsizlik vardır. Bunun yanında halk; günün şartlarına uygun, insan hak ve haysiyetini koruyan âdil kanunlar istemektedir. Ki, bugüne kadar ülkeyi idare eden iktidarlar, halkın bu istek ve beklentilerini dikkate almamışlardır. İşte, basit ve düşündürücü örnekler:


1- Büyük sıkıntıda olan ve borç yükü altında inleyen halk, icra kıskacı altındadır. BDDK’nın açıklamalarına göre bankalar, aldıkları kredi borçlarını ödeyemeyen 3 milyon 500 bin kişi hakkında kanunî takip başlatmıştır. Yapılan icra takiplerinde borçlu kişilerin ev eşyaları haczedilerek, kaldırılmaktadır. Buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi ve televizyon gibi eşyalar, lüks değil, zarurî ihtiyaç eşyalarıdır. Bir gariplik de, bilgisayar hacizlerinde yaşanmaktadır. Bilgisayarlar, bir eşya gibi değerlendirilerek, kaldırılmaktadır. Böyle bir uygulama, Medenî Batı ülkelerinin hiçbirinde yoktur.


2- 30 Yıldan beri ülkenin iyi idare edilmemesi sebebiyle ORTA TABAKA erimiştir; esnaf, sanatkâr, çiftçi köylü, küçük ve orta boy işletmeleri, dâimâ zor günler yaşamış ve işlerini terk etmek zorunda kalmışlar veya batmışlardır. Bu gerçeğe sırtını çeviren iktidarlar, çarpık bir ÇEK KANUNU ile borçluya hapis cezası getirmişlerdir. Bu cezayı ilk defa 1985 yılında Özal getirmiştir ve o günden bugüne kadar devam etmektedir. İktidarınız da bu hususta, böyle bir cezada ısrar etmiş ve yeni düzenlenen Çek Kanunu’nda bu cezayı korumuştur. İşin garip yanı ve adâletsizliği de, hiçbir borca uygulanmayan hapis cezasının, sâdece çek borçluları için uygulanmasıdır. Böyle bir kanunun, hangi baskın lobinin etkisiyle getirildiğini de araştıran, düşünen ve irdeleyen çıkmamıştır. Gelişmiş Batı ülkelerinin hiçbirinde, böyle bir kanun yoktur ve o ülkelerde borcundan dolayı hiç kimse, hapse girmemektedir.


Halkın asıl derdi ve şikâyeti, bu ve buna benzer adâletsiz kanunların varlığıdır.



Sayın BAŞBAKAN;


Türkiye’nin ve milletin en büyük derdi; Türkiye’nin, 30 yıldan beri YANLIŞ EKONOMİ VE PARA POLİTİKALARIYLA idare edilmesidir. Zira; bu yanlış idare tarzı;


Türkiye’nin iktisadî yapısını değiştirmiş ve RANT AĞIRLIKLI bir çarpık model oluşturmuştur. Bu sebeple:


- Tarım ve hayvancılık çökmüştür. Halbuki tarım ve hayvancılık, zenginleşmenin, iç pazarı büyütmenin, sanayileşmeyi sağlamanın ve refahı yaygınlaştırmanın bitmez, tükenmez en önemli ve en sağlam kaynağıdır. Bir ülkenin dağları, yaylarlı et, süt, yün, deri, sakatat ve içyağ deposudur. Ovaları da, bereket doğuran kaynaklarıdır.


- Türkiye, akıl almaz bir şekilde iç ve dış borç batağına saplanmıştır ve nâhak yere faiz ödeyerek, dış ülkelere kaynak transfer etmiştir. 12 Eylül 1980’den sonra meydana gelen gelişmeleri dikkatli izleyenler ve araştıranlar, bu gerçeği, net bir şekilde görürler ve; 29 Aralık 1983’te yürürlüğe konan Türk Parasının Kıymetini Korunması Hakkındaki kanununda yapılan değişikliğin, Ağustos 1989’da İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın kuruluşunun ve Türk Parasını konvertibl hale getirilen 32 Sayılı Kararın, hangi maksada yönelik olduğunu gayet iyi anlarlar.


- Döviz-Faiz-Borsa üçgeninden ibaret olan ve sâdece para ticaretine ve faize dayanan bu şahane RANT MODELİ, millî ekonomimizi tasfiye etmiş, Türkiye’yi gerçek hedeflerinden uzaklaştırmış, ülkenin temel direği olan ORTA TABAKAYI eritmiş; fukaralığı, çaresizliği ve sefaleti yaygınlaştırmış ve de, gelir dağılımını bozmuştur. Çünkü bu çarpık model; üretime, istihdama ve yatırıma, istenen ve olması gereken önemi vermemiştir.


Ne yazık ki; iktidarınız da, doğru kabul ederek, bu çarpık modeli devam ettirmiştir. Bu sebeple;


30 yıldan beri uygulanan yanlış ekonomi ve para politikalarından vazgeçilmediği takdirde; hiçbir iktidar ve hiçbir zaman Türkiye’nin meselelerine çözüm getiremez ve Türkiye’yi, gerçek hedeflerine ulaştıramaz. Her toplantıda atılan parlak nutuklar, fezada dahî yankı bulamaz; sâdece halk arasında, antipati ve sempati ölçülerine göre, anlamsız gerginlikler yaratır.


Demokratik haklarımı kullanarak duygu, düşünce ve görüşlerimi arz ettim.


Saygılarımla.


Ecz. Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: