Sayın Derya Sazak, Fehmi Koru,
Mustafa Erdoğan, Fuat Keyman,
Politik Açılım Programı
TRT-Televizyonu
İstanbul 28 Şubat 2010
Sayın Program yapımcısı ve konuklar;
Taraf Gazetesi tarafından Türkiye’nin gündemine çarpık bir şekilde ve maksatlı olarak oturtulan DARBE KORKUSU senaryoları üzerine meydana gelen gelişmeler karşısında, bilerek veya bilmeyerek yaptığınız tutarsız yorumlarınız sebebiyle sizleri, kınamamak mümkün değildir.
Size tavsiyem şudur:
Şayet samimi kişilerseniz ve vatani bir gerekçeye ve hizmet arzusuna dayanıyorsanız; her şeyden önce hislerinizi bir tarafa bırakarak olayları; aklın, mantığın ve ilmin tahtında irdeleyerek halkı, doğru biçimde aydınlatmak zorundasınız. Aksi halde; paranın üzerindeki yazıdan başka bir değer ve hedef tanımayan zavallıların safında yeralmış gibi bir görüntü vermiş olursunuz.
İnsaf ile düşününüz:
CIA veya MOSSAD ajanı olduğu hemen, hemen kesinleşen Tuncay Güney’in itiraflarına dayalı olarak açılan Ergenekon adı verilen dâvâ, üçüncü yılını doldurmak üzeredir ve henüz ortaya somut bir delil konulmamıştır. Öylesine ki; hapishane, neyle suçlandığı belli olmayan kişilerle doludur. İthamlar, isnatlar, sorgulama ve yargılama şekli baştan aşağıya EVRENSEL HUKUK KURALLARINA aykırıdır. Bu çarpıklığı açık bir şekilde dile getireceğinize ve gerçeklerin açığa çıkması için gayret sarfedeceğinize; “Yargı bağımsızdır, adâlete güvenilmelidir” gibi yuvarlak ve beylik sözlerle kamuoyunu yanıltmaya çalışmanız, gerçekten düşündürücü ve ibret vericidir.
Eveleyip, gevelemeyiniz: Hem kamuoyu ve hem de devletin kurumları bölünmüştür. Olaylar, akıl almaz bir şekilde siyasî hedefler istikametinde gelişmektedir. Açık ifadeyle; bir birleriyle kavga eden bir toplum yapısı oluşmuştur. Bunun sebebi de; sizin gibi kişilerin ve taraflı medya kuruluşlarının tutarsız yorumlarıdır.
Bilim adamı veya basın mensubu olarak sizler, bu denli politize olursanız ve iktidar savunulucuğu yaparsanız; bu millet, doğruları nasıl öğrenecek ve nasıl doğru karar verecektir?
Ülkenin iyi idare edilmediği; keyfiliğin, adâletsizliğin ve kuralsızlığın bunalım doğurduğu bir gerçektir. Bu sebeple; his terazinize, biraz da siyasî iltidarı oturtarak tartmanızda fayda vardır. Bunu yapamıyorsanız; devletin televizyonundan elinizi çekiniz.
Ekte; Başbakan Erdoğan’a yazdığım 27 Şubat 2010 tarihli mektubumun suretini bilgilerinize, tetkiklerinize sunuyorum. Acaba, bir yorumunuz olacak mıdır? Bunu özellikle belirtiyorum. Zira; 28 Şubat süreci bir darbe veya askeri müdahale değildir. Bu gerçeği ispata da hazırım.
Saygılarımla.
Ecz. Hüsnü Akıncı
Eki:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığım 27 Şubat 2010 tarihli mektubum.
28 Şubat 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder