21 Şubat 2010 Pazar

Sanat açılımı mı, demokratik açılım mı ?

Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN


Başbakan ve AKP Genel Başkanı

Ankara 20 Şubat 2010

Sayın BAŞBAKAN;


Demokratik Açılım çerçevesinde, Beşiktaş’taki ofisinizde sanatçılara verdiğiniz kahvaltılı toplantıda söylediğiniz;

“Sanatçılarımız, engin yürekleriyle ülkemizin meselelerine elatsınlar, elini taşın altına koysunlar. Bunu arzuluyor, bunu diliyoruz. Zira sizin türkü ve şarkılarınız, sağır duvarları aşacak güce sahiptir. Böyle güzide bir toplulukla bir araya gelmekten çok büyük bir heyecan ve memnuniyet duyduğumu özellikle ifade etmek istiyorum” sözlerinizi, gazetelerde okudum.
Merak ediyorum:
Kendi aralarında dahî fakir birliği sağlayamayan sanatçılardan beklentileriniz nedir ve sanatçılar, ülkemizin meselelerine hangi yöntemi kullanarak elatacaklardır? Acaba sanatçılarımız;


Türkiye’yi ve Türk milletini iyi tanıyorlar mı? Tarih ve coğrafya biliyorlar mı? Dünya siyasî tarihini irdeleyebilecek bilgilere sahip midirler? En önemlisi; dünya coğrafyasında Türkiye’nin konumunun önemini anlayabilmişler midir? Türkiyenin maruz kaldığı ve bundan sonar da maruz kalacağı iç ve dış odakların husumetlerini anlayabilmişler midir?

Şu gerçeği de arz etmek zorundayım:
Nerede olursa olsun, hangi kökene ve görüşe mensup olursa olsun; vatandaşlar arasında düşmanlık, soğukluk, kin, nefret ve husumet yoktur ve herkes, dostane ilişkiler içinde hayatlarını sürdürmektedir. Vatandaşlarımız arasında öylesine sağlam sevgi bağları oluşmuştur ki; bugüne kadar hiçbir güç, tahrik, fitne ve fesat, bu sevgi bağını koparamamıştır. Ne var ki; bazı fitne ve fesat odakları, ayrılıkçı hedef güdenler ve ayrılıkçılığı körükleyenler, Türkiye’yi ve milletimizi huzursuz etmek, insanlar arasına kin, nefret, fitne ve fesat tohumları atmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Bu gerçeği doğrulayacak en güzel örnek de, Alevî-Sünnî tartışmalarıdır.

Ülkenin hiçbir yerinde ve vatandaşlar arasında Alevî-Sünnî tartışması yoktur ve herkes, kardeşlik ve dostluk bağlarıyla hayatlarını sürdürmektedirler. Alevî ve Sünnî tartışması, yanlış yorumlarda bulunan üst seviyedeki insanlar arasında vardır ve böyle bir tartışma, halk arasında yoktur.

Dillerden düşürülmeyen ve yapay olarak yaratılan Kürt sorunu da öyledir. Günlük hayatta, vatandaşlar arasında bir ayrılık, kavga, çekişme ve düşmanlık yoktur. Herkes, sevgi bağlarıyla hayatlarını sürdürmektedir. Ama; ayrılıkçı ideoloji güdenlerin dışında herkes, PKK’nın varlığından, hedeflerinden ve faaliyetlerinden rahatsızdır ve Doğu ve Güneydoğu’daki insanlarımız, PKK’nın baskısı, tehdidi ve korkusu altındadır.

Şayet aksi olsaydı; bugüne kadar Türkiye, çok acı ve üzücü olaylara sahne olurdu.

Merak ettiğim husus da şudur:

Bu gerçekler ortadayken ve bilinirken; henüz daha mahiyeti ve hedefi kamuoyunca iyi bilinmeyen veya kamuoyuna iyi anlatılmayan Demokratik Açılımdan beklenen nedir ve bu ad altında neler yapılmak istenmektedir?

Sayın BAŞBAKAN;

Hedef demokratikleşmeyese ve Türkiye’yi tam anlamıyla Hür ve democrat bir ülke haline getirmekse; bunun, tek yolu, Siyasî Partiler ve Seçim Kanunlarını, halkı sistemin içine çekecek şekilde değiştirmektir. Ön Seçim şartı getirilmedikçe, seçim barajı kaldırılmadıkça; Türkiye’nin demokratikleşmesi, sulh, sükûn, huzur ve güven ortamına kavuşması, asla ve asla mümkün değildir. 12 Eylül 1980 Askerî müdahalesinin üzerinden 30 yıl geçmiştir. Ama; bu müddet zarfında Türkiye demokratikleşememiş ve muhtaç olduğu huzura, dirlik ve düzenliğe kavuşamamıştır. Bunun sorumlusu da, “Temsilde adâlet ve yönetimde istikrar” formül ve iddiasını ortaya atarak, seçim sistemini tanınmaz hale getiren Turgut Özal’dır. Ne hikmetse; bugüne kadar bu çarpık ve gerçek demokrasiyle asla bağdaşmayacak bu göstermelik sistemi değiştirmek kimsenin aklına gelmemiştir. İktidarınız, sekizinci yılına girmiş olmasına rağmen; bu hususta, siz de gereken düzenlemeyi yapmadınız ve bu çarpık sistemin devamına karar verdiniz.

Eğer ben de bir sanatçı olsaydım ve davetinize katılsaydım; hiç çekinmeden, korkmadan bu gerçekleri, açık bir şekilde görüşlerinize arz ederdim.

Demokratik haklarımı kullanarak duygu, düşünce ve görüşlerimi arz ettim.
Saygılarımla.
Ecz. Hüsnü Akıncı

0216-4181726

Hiç yorum yok: