Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan ve AKP Genelbaşkanı
Ankara 22 Şubat 2009
Sayın BAŞBAKAN;
Miting meydanlarındaki konuşmalarınızı, dikkatle dinliyorum.
Belirli bir ölçüde his ve heyecanı canlı tutmak, siyasetin tabiatında vardır ve bir ölçüde hoş görülebilir. Ama; ölçü kaçırılırsa, unutulmayan gerginliklere de sebep olabilir.
Türkiye’nin muhtaç olduğu en önemli şey, SULH, SÜKÛN, HUZUR VE GÜVEN ortamı içinde geçirebileceğimiz 15-20 yıllık bir zaman dilimidir. Ne yazık ki; böyle bir zaman dilimini, hiçbir zaman yakalayamadık. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Sebeplerini arayıp, bulmak da, gelecek nesillerin istikballerini düşünen siyaset ve devlet adamlarına düşer. Siyaset ve devlet adamları meydanlarda gerginlik yaratacak sözler söyler ve davranışlar sergilerlerse; gönüllerin ve kalplerin birleşmesi, toplumun, müşterek bir hedefe yönelmesi, imkânsız hale gelir.
Kalpler ve gönüller birleşmedikçe; ne manen ve ne de maddeten yükselmek mümkün olmaz.
Birlik olmadıkça, gönüller birleşmedikçe, kalpler rikkat ve merhametle çarpmadıkça, toplumların huzura erişmesi, mümkün değildir.
Kalpler ve gönüller birleşmezse; yeis ve korku, toplumun bütün kesimlerini ateşten bir gömlek gibi sarar. Bir toplumu yeis ve korku sardı mı, artık o toplumdan bir büyüklük beklenemez. Zira; yeis ve korku, helâki çabuklaştırır.
Bugün iktidarsınız ve ülkeyi idare etmektesiniz. Göreviniz; DEVLETİ, ana kaidelere ve ana belgelere göre bir ahenk içersinde işletmektir. Takdir edenlerinizin de, eleştirenlerinizin de olması, gayet normaldir. Bu, sâdece size mahsus bir husus da değildir. Hz. Ömer, gayet açık beyan etmiştir:
“Bir millet idarecilerini icabında acı, acı tenkit etmezse; o idareciler de kendilerine yöneltilen acı tenkitlere lâzım gelen alâkayı göstermezlerse; ne o milletten ve ne de o idarecilerden hayır gelmez.”
Türkiye, sorunları ve hedefleri büyük olan bir ülkedir. Bulunduğumuz coğrafyanın özellikleri sebebiyle Türkiye’yi idare etmek, gayet zordur ve çok dikkat ister. Herkesin sizi beğenmesi ve hiç eleştirmemesi diye bir kural da yoktur. Zaten, iktidarını herkese beğendiren ve kabul ettiren bir iktidar, bugüne kadar dünya üzerinde görülmüş değildir. İstidadına göre herkesin bir arayışın içersinde olması, toplum olmanın özelliğidir.
Elbette siyasi partilerin, iddiası ve hedefi olacaktır. Seçim kazanmak, siyasi partilerin en önde gelen hedefidir. Ama; bu hedefe, gönül kırmadan, ikilik yaratmadan ve insanları gücendirmeden varmak, gerçek demokrasinin özelliği ve en büyük erdemidir.
İtiraf edeyim ki; olup, bitenlerden büyük bir rahatsızlık duymaktayım. Meydanlarda yapılan konuşmalar, esasen zorda olan insanlarımızın morallerini bozmakta ve şevkini kırmaktadır. Meydanlara toplanan partililerin his ve heyecanı, çaresiz kalmış, bıkmış, küstürülmüş, şevkini kaybetmiş ve çare arayan insanlarımızın morallerinin bozulmasını engelleyemez.
Bütün siyasi partilere ve bilhassa iktidar partisine düşen en önemli görev; Avrupa’da Rusya’dan sonra en büyük toprağa sahip olan Türkiye’nin fukaralaşmasının, borç içinde yüzmesinin, yeterli seviyede üretememesinin sebeplerini aramak ve geçerli çareler bulmaktır..
Devleti, ahenk içersinde işletmekle görevli Başbakan olmanız hasebiyle, demokratik haklarımı kullanarak, duygu, düşünce ve görüşlerimi, takdirlerinize arz etmeyi, bir vatandaşlık görevi addettim.
Saygılarımla.
Ecz. Hüsnü Akıncı.
0216- 4181726
22 Şubat 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder