5 Haziran 2009 Cuma

Çek Kanunu ve Lobiler.

Sayın Ahmet İYİMAYA
TBMM Adâlet Komisyonu Başkanı
Ankara 5 Haziran 2009


Sayın Başkan;

Çek Kanunu ile ilgili hususların Komisyonunuzda görüşüleceğini öğrendiğim için bu mektubumu yazdım.

Ülkemizde vadeli işlemler, AÇIK HESAP, KAMBİYO SENETİ, ÇEK araçları ile yapılmaktadır.

Ödenmeyen veya ödenemeyen AÇIK HESAP ve KAMBİYO SENETİ borçları, Hukuk Mahkemeleri ve İcra-İflâs Kanunlarına göre takip edilmektedir.

Ödenmeyen veya ödenemeyen açık hesap ve kambiyo senedi borçları için, tazminat ve ADLÎ PARA cezaları yoktur.

Ödenmeyen veya ödenemeyen çek borçları için ÇEK TAZMİNATI ve ADLÎ PARA CEZASI uygulanmaktadır. Ve adlî para cezası, hapis cezası ile sonlanmaktadır. Belki yüzbinlerce insan, bu uygulama gereği hapse girmektedir. (Yargıtay’da 75 bin adet çek dosyasının bulunduğunu Adâlet Bakanı açıkladı.)

Çek kullananlar için uygulanan bu cezaların adâletsiz bir uygulama olduğu kesindir. Bir kimsenin borcundan dolayı hapse girmesi, Avrupa Hukuk normlarına da uygun değildir.

Ülkemizde insanların zora düşmesi, kendi beceriksizliklerinden değildir. Ekonomik krizler, DEVLETİN, vatandaşlara olan borçlarını zamanında ödememesi ve hatta çok geçiktirmesi, piyasa da zincirleme etki yaparak, vatandaşların ödeme güçlüğüne düşmelerine sebep olmaktadır. Ve hattâ, birçok kişi batarak iflâs etmektedir. Örnek:

Devletin ilâç ve sağlık hizmetlerine ait borçlarını zamanında ödememesi, Bazı eczanelerin ve sağlık kurumlarının batmasına sebep olmaktadır.

Tarım kesimine ve müteaahitlere olan borçların da zamanında ödenmemesi, piyasada zincirleme tıkanıklıklara sebep olmaktadır. Ve birçok kişinin batmasına, çek kullananların hapse düşmesine sebep olmaktadır.

Hal böyle olunca sâdece çeklere, çek tazminatı ve adlî para cezasının uygulanması, düşündürücüdür. Üstelik bu suç, “Şikâyete bağlı suç” olarak belirlendiği için, alacaklıların, borçlular üzerinde baskı kurmasına ve hattâ zulmetmesine fırsat vermektedir.

Bu uygulamanın, bankaların, finans kurumlarının, resmî tefeci konumundaki bazı faktoring şirketlerinin ve bir türlü önlenemeyen büyük para sahibi tefecilerin, baskın lobi faaliyetleri sebebiyle getirildiğine inanmaktayım. Zira; Çek Kanunundaki bu adâletsizlik, bu kesimler için, büyük bir baskı gücü olarak kullanılmaktadır. Tefeciler ve bazı faktoring şirketleri, tahsilâtta gayet acımasız davranmaktadırlar ve haklarından fazlasını tahsil ederek, ocaklar söndürmektedirler.

Bu uygulama bankalar için de çok caziptir. Örnek; çek karşılığı olarak kredi kullandırdıkları müşterilerinin, herhangi bir sebeple zora düştüğünü sezdikleri anda, ellerinde teminat olarak bulundurdukları üçüncü şahısların çeklerini hemen tahsile vererek, birçok kişiyi zora sokmaktadırlar ve hattâ iflâslarına sebep olmaktadırlar. Gazetelerden okuduğuma göre; çek tahsilâtında da vade uygulaması getirilecekmiş. Bu yeterli değildir. Bu, yine baskın lobinin aldatmacası olarak algılanmalıdır. Çek borçları da, İcra-İflâs Kanunlarına tabi olmalıdır.

Bu gerçeği gayet iyi bildiğinize inandığım için bu mektubumu yazdım.

Talebim de, çekler için uygulanan ÇEK TAZMİNATI ve ADLÎ PARA CEZALARININ kaldırılması ve çek borçlularına da, İCRA-İFLÂS KANUNLARI HÜKÜMLERİNİN uygulanmasının sağlanmasıdır. Kambiyo senedi borçları ile çek borçlarının tahsilindeki adâletsizliğin giderilmesidir. Bu sayede borcundan dolayı hapiste yatanları, cezası kesinleşen kaçak yaşayanları ve devam eden davaları sebebiyle “Acaba, ne zaman hapse gireceğim?” korkusu taşıyanları kurtarmış ve onlara hayat hakkı tanımış olursunuz.

Komisyon olarak gereğini yapacağınıza inanmaktayım.

Saygılarımla.

Hüsnü Akıncı.

Hiç yorum yok: