3 Haziran 2009 Çarşamba

Muhalefetsiz demokrasi olmaz.

Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan ve AKP Genel Başkanı
Ankara 3 Haziran 2009


Sayın BAŞBAKAN;

Türkiye’nin en büyük ihtiyacı SULH, SÜKÛN, HUZUR ve GÜVEN ortamı içinde geçirebileceği 15-20 yıllık bir zaman dilimidir.

Ne yazık ki Türkiye, böyle bir zaman dilimini ele geçirememiştir ve bu yüzden de çok şeyler kaybetmiştir ve hattâ, gerçek hedeflerinden uzaklaşmıştır.

Bu eksikliğin birçok sebebi olmakla birlikte, siyaset ve devlet adamlarımızın ihtirasları, keyfilikleri, kendi doğruları dışında başka görüşleri reddetmeleri en büyük sebeptir.

Siyaset ve devlet adamlarımızın tutum ve davranışları milletimizi kutuplara ayırmış ve devamlı olarak birbirleriyle kavga eden bir yapı oluşturmuştur. Bu yapı sebebiyle “ZIT MİZAÇLARI BİR MEFKÛRE ETRAFINDA BİRLEŞTİRECEK” bir gayret unutulmuştur. Tarihin ibret alınacak sayfalarında kayıtlı olan gerçek bellidir:

“Tefrikalar, ihtilâflar, kavgalar içinde çalkalanan, fertleri birbiriyle boğuşan milletler, dışa karşı mevcudiyetlerini muhafaza edemezler.”

Bu gerçek Kur’an’da, Enfal Suresi’nin 46. Ayetinde gayet net bir şekilde belirtilmiş ve insanlar uyarılmıştır. İşte Ayetin mânâsı:

“Allah’a ve Peygamberine itaat edin. Sürtüşüp çekişmeyin, tartışıp bölünmeyin. Sonra içinize korku düşer-devletiniz- elden gider. Ve sabırlı olun; çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir.”

Sayın BAŞBAKAN;

Üzülerek ifade edeyim ki; hangi vesileyle ilgili olursa olsun; yaptığınız konuşmalarınız, Türkiye’nin sorunlarıyla ilgili sunumlarınız, herkesi suçlayan hitabet tarzınız, övünmeleriniz, gönülleri birleştirici değildir. Dün, Partinizin Meclis Grubunda yaptığınız konuşmanız da böyledir.

Bugün, Türkiye’nin bir numaralı gündemi haline gelen Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi olayı, toplumu kamplaştıran bir olay haline getirilmiştir. Bu olayda kamuoyunun dikkatini çeken ve kamuoyunu tereddüde düşüren husus, mayınların, arazi kullanımı karşılığında temizlenmek istenmesindeki ısrardır.

İnsanlarımız haklı olarak birbirlerine şu soruları sormaktadır:

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, mayınları hizmet karşılığı olarak temizletmekten aciz midir?
Türk Silâhlı Kuvvetleri bu işi niçin yapamasın?
İktidar partisi, mayınların arazi kullanımı karşılığında ihale edilmesinde niçin ısrar ediyor?
İktidarın bu ısrarı olmasaydı, acaba, bu tartışmalar yapılır mıydı?

“Organik tarım yapılacak ve istihdam sağlanacak” sözleri de, kamuoyunu tatminden uzaktır. Zira; Türkiye genelinde tarım ve hayvancılık çökmüştür. Tarımla uğraşanlar, emeklerinin karşılığını alamadıkları için, üretimden uzaklaşmışlardır. Öyle bir noktaya gelinmiştir ki; Avrupa’da Rusya’dan sonra en büyük toprağa sahip olan Türkiye, kendi kendisini besleyememektedir ve gıda maddelerinde dışa bağımlı hale gelmiştir. Kırsal kesimin güçsüzleştirilmesi sebebiyle insanlarımız, mecburi olarak büyük şehirlere göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu da, toplumun sosyal yapısını bozmuştur.

Şu hususu da belirtmekte beis görmüyorum:

Partinizin Grup toplantısında yaptığınız konuşmanızın bir bölümünde söylediğiniz “Muhalefetin nasıl bir PARANOYA içinde olduğunu, nasıl bir HAYAL DÜNYASINDA gezdiğini, iddialarının ne kadar ASILSIZ olduğunu, eleştirilerinin ne kadar ÖLÇÜSÜZ bir kampanyayla yürütüldüğünü, en hassas olduğumuz noktalarda HEDEF alındığımızı ifade edin. AK PARTİYE, AK PARTİ İKTİDARINA karşı İNSAFSIZ ve ÖLÇÜSÜZ bir kampanyanın SÜRDÜRÜLDÜĞÜNÜ anlatın.” Sözleriniz, yatıştırıcı değil, birtakım gerginlik yaratıcı sözlerdir. Zira; halkımız, muhalefetsiz bir demokrasinin olamayacağına inanmaktadır. Zaten demokrasiyi güzel yapan da, muhalefet kurumunun olmasıdır. Çünkü; iktidar her rejimde vardır. Ama; muhalefet, sâdece ve sâdece demokrasilerde vardır.

Belki bu mektubum hoşunuza gitmeyebilir ve belki de kızgınlığınıza sebep olabilir. “GÜÇ, avuç içine alınan kum gibidir. Sıktıkça parmaklar arasından akıp gider.”gerçeğine inanmış bir vatandaş olarak, demokratik haklarımı kullanarak duygu, düşünce ve görüşlerimi arz etmeyi, en önemli vatandaşlık görevi addettiğim için bu mektubumu yazdım. Takdir veya tekdir, ülkenin başbakanı olarak iradenize tabidir.

Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı

0216-4181726

Hiç yorum yok: