19 Haziran 2009 Cuma

İhtiras ve hayallerine yenik düşenler.

Sayın Hasan Celâl Güzel;
Radikal Gazetesi Yazarı

Sayın Güzel; 19 Haziran 2009

19 Haziran 2009 tarihli yazınızı okudum. "Bu ne şiddet ve bu ne celâl?" demekten kendimi alamadım. Zirâ; olmayan veya niyet edilmeyen bir darbe senaryoları yazanların tuzağına düşmüş vaziyettesiniz.

Basiretiniz bağlandığı için de, DEVLETİN, bir PARTİ DEVLETİ haline getirildiğini görememektesiniz veya görmezden gelmektesiniz.

Bu hengâmeler arasında, demokrasiye gerçek darbenin, 1983'te iktidara gelen Turgut Özal tarafından yapıldığını görmezden gelmektesiniz. Bu görüşüm belki sizi şaşırtabilir. Şaşırmamanız için, bir açıklama yapmak istiyorum:

1983 seçimlerinde ülke idaresini Turgut Özal'a bırakan askerler, yürürlüğe koydukları Seçim ve Siyasi Partiler kanunları ile parti liderlerinin diktatörlüklerine son veren düzenlemeler getirmişlerdi. Bu düzenlemelerle halk, kendi hür iradelerini tecelli ettirecek şekilde sistemin içine dâhil edilmişti. Her kademedeki seçimler (delege tespiti, parti kademelerindeki yöneticilerin belirlenmesi ve milletvekili adaylarının tespiti), partilere kayıtlı bütün üyelerin iştirakleriyle ve hâkim teminatında yapılacaktı. Ne var ki; İktidara gelen Turgut Özal, zaman içersinde bu kanunlarda değişiklik yaparak, Parti liderlerini tek seçici konumuna getirdi. 1987'den itibaren de genel başkanların istemediği kişiler, milletvekili veya parti yöneticisi ve hatta delege dahi olamadılar. Genel başkanların istediği kişiler, vasıflarına, ehliyet ve liyâkâtlarına bakılmaksızın milletvekili de oldular, devletin en üst kademelerinde görevler de aldılar. Haklarında ağır cezalık davalar olan kişiler dahi milletvekili ve bakan olabildiler. Şimdi soruyorum:

Askerlerin getirdiği bu kanunlar değiştirilmeseydi ve seçimler, bu kanunlara göre yapılabilseydi; bugün Türkiye, bu zor duruma düşer miydi? Bu sayede; aradığımız gerçek bir demokrasi kurulmaz mıydı?

Çarpık ve halkı dışlayan bu GÖSTERMELİK DEMOKRASİYİ savunacağınıza; Türkiye'nin tam anlamı ile HÜR VE DEMOKRAT bir ülke olması için çalışsanız, ülke için daha hayırlı bir hizmet yapmış olmaz mısınız?

Dilinize pelesenk ettiğiniz 28 Şubat Sürecinin, bir darbe girişimi olmadığını, Erbakan'ı, tekrar Başbakan olabilmek amacıyla yanıp tutuşan Tansu Çiller'in tuzağa düşürdüğünü ne zaman anlayacaksınız?

Taraf Gazetesi ile Gülen Cemaati" adı verilen oluşumun, kol kola girerek, ortalığı karıştırmak ve insanları fikren bölmek için ellerinden geleni yaptıklarını, ne zaman anlayacaksınız?

Beni tanırsınız ve fikriyatımı da çok iyi bilirsiniz. Ben de sizi, gayet iyi tanıyorum. Yüreğiniz, memleket aşkı ile atmaktadır. Ama, yüreğinizin atışlarına, basiretinizi eklemeyi beceremiyorsunuz. Bilgili olmanın yanında, düşünmesini de bilmenin şart olduğunu, anlayamıyorsunuz?

Öyle bir hâl sergiliyorsunuz ki; kendinizi, İHTİRAS VE HEVESLERİNE yenik düşmüş kişilerin hizmetkârı ve bedava avukatı konumuna düşürüyorsunuz.

Zahit Akman'ın herkese meydan okuyuşu, size bir anlam ifade etmiyor mu?

Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı.

Hiç yorum yok: