29 Haziran 2009 Pazartesi

Hisler galip gelirse!......

Sayın Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Ankara 30 Haziran 2009


Sayı CUMHURBAŞKANI;

Çin’deki temaslarınızı tamamlayarak yurda dönünce, İrticayla mücadele planı iddiasına ilişkin olarak “Kurumlar arasındaki uyumu bozmaya çalışanlar olabilir. Bunlara fırsat verilmemesi gerekiyor” şeklindeki sözleriniz, yerindedir ve doğrudur. Zira;

Türkiye, lüzumsuz yere ve gerçek maksadı kamuoyunca bilinmeyen tertip ve ithamlarla alabildiğine gerilmiştir. Bu gerginlik, DEVLETİN, ana KAİDELERE ve ana BELGELERE göre işletilmesiyle aşılabilir. Kurul, kurum, kural ve kavram kargaşası, ancak ve ancak, bu şekilde ortadan kaldırılabilir.

Öyle bir süreç yaşanmaktadır ki; kimin, neyi ve niçin yaptığı ve hangi hedefi güttüğü bilinmez hale gelmiştir. En önemli meseleler dahî, aklı, mantığı ve ilmi dışlayarak hislerin tahtında kamuoyuna sunulmaktadır. Bazı medya kuruluşlarının (Fethullah Gülen Cemaatine ait yayın kuruluşları, başta Taraf Gazetesi olmak üzere şimdilik iktidar yanlısı görüntü veren Vakit, Yeni Şafak, Bugün, Star, Sabah gazeteleri) tahrik edici ve akıl almaz yayınları, esasen geçim gailesi altında inleyen, şevk ve heyecanını kaybeden halk arasında kutuplaşmalara sebep olmaktadır.

1958 yılından beri Türkiye’nin meselelerini yakından ve dikkatli biçimde takip eden ve Türkiye’nin siyasî tarihini çok iyi bilen bir vatandaş olarak kanaat ve görüşüm şudur:

Gelişen bütün olaylar, FETHULLAH GÜLEN CEMAATİ adı verilen bir oluşuma odaklanmıştır. Merak ediyorum:

Bu oluşum nedir? Bir sivil toplum örgütü müdür? Bir dernek midir? Yoksa, bir tarikat mıdır?

Şayet bir dernek veya sivil toplum örgütü ise; bu oluşumun bir genel merkezi ve resmî kayıtlı şubeleri olması gerekmez midir? Bu oluşumun, kimler tarafından ve nasıl yönetildiğinin ve yönlendirildiğinin bilinmesi gerekmez mi? Ülkemizde faaliyet gösteren bütün sivil toplum örgütleri, dernekler, vakıflar ve hatta tarikatlar, devletin ilgili birimleri tarafından bilinmektedir ve faaliyetleri denetlenmektedir. Fethullah Gülen Cemaati adı verilen oluşumun bir kaydının olması ve devletin ilgili birimleri tarafından denetlenmesi gerekmez mi?

Bu cemaatle ilgili olarak bildiğimiz, tanıdığımız sâdece Fethullah Gülen Hoca’dır. Cemaatin, Türk Silâhlı Kuvvetleri’ni de hedef aldığı bilinmektedir. Bilinmeyen; Cemaatin yapısı ve idare şeklidir. Bu örgütün tepe yöneticileri kimlerdir, nerede oturmaktadırlar ve mali kaynakları nasıl oluşturulmuştur? Bunlar, halkın bilinmezleridir. Bu Cemaatin “Işık Evleri” adı verilen ve “Abiler” adı ile anılan kişiler tarafından yönetilen birimleri mevcuttur. Işık Evleri’nin faaliyetlerinin ve yöneticilerinin bilinmesi gerekmez mi?

Sayın CUMHURBAŞKANI;

Kim ne derse desin ve nasıl yorumlarsa yorumlasın; Türkiye zordadır ve görünene göre bu zorluk, devam edecektir. Bu zorluğun aşılması, başta siz olmak üzere devleti, bir ahenk içersinde işletmekle görevli siyasî iktidarın gayret ve dirayetine bağlıdır ve sokağa taşan tartışmaların önlenmesi şarttır. Huzursuzluk yaratan ve kamuoyunu kutuplaştıran önemli meselelerin parti il ve ilçe kongrelerine taşınması, his ve heyecanın ayağa kaldırılması, hiçbir dönemde tutarlı bir yol olmamıştır. Zira; his ve heyecanı canlandırmak suretiyle bir toplumu ayağa kaldırmak kolaydır. Ama, his ve heyecanı doruk noktasına çıkmış bir toplumu oturtmak zordur.

Bulunduğumuz coğrafyanın özellikleri sebebiyle Türkiye’nin, iç ve dış husumetlere maruz kaldığı ve kalacağı bilinmeyen bir husus değildir. Ki; bu gerçeği, Milletvekili olduğunuz dönemlerde yaptığınız konuşmalarınızda çok sık olarak dile getirmiş ve uyarılarda bulunmuştunuz. Muhalefette iken, DEVLETİN, bir PARTİ DEVLETİ haline getirilmemesi gerektiğini, dâimâ hatırlatmıştınız. Bugün, DEVLETİN en YÜCE makamındasınız. Bu Yüce Makamın gereği olarak Devletin ahenk içinde işletilmesini sağlamak, en önemli görevinizdir. Halk da sizden, bunu beklemektedir. Ayrıca halk, gereğini yapacağınıza da inanmaktadır. Danışmanlarınız, halkın nabzını ölçebiliyorsa, bu gerçeği görmüşlerdir.

Demokratik haklarımı kullanarak duygu, düşünce ve görüşlerimi arz ettim.

Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı.

Hiç yorum yok: