Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan ve AKP Genel Başkanı
Ankara 17 Şubat 2010
Sayın BAŞBAKAN;
Hz. Peygamberimiz, “Bir saat adâletle hükmetmek, bir yıllık ibadete denktir. Ve biliniz ki: Bir millet ve bir ülke için en büyük tehlike; İdare edenlerin İHTİRASLARI ve ADÂLETSİZLİKLERİYLE, zenginlerin HASİSLİKLERİ VE MERHAMETSİZLİKLERİDİR. Dikkat ediniz: Bir millet icabında KÜFÜRLE devam edebilir. Ama, ADÂLETSİZLİKLE asla ve asla devam edemez!” diye buyurmuşlardır. Hz. Peygamberimiz, bu buyruğu ile ADÂLETİN ÖNEMİNİ, kesin bir şekilde belirtmiştir.
Fatih Sultan Mehmet Sırbistan’ı fethettiği zaman yayınladığı bildiride; “Müslüman, Hristiyan, Musevî, Dinli, Dinsiz herkese duyurulur: Biz buraya, ALLAH’ın BUYRUĞUNU duyurmaya ve ADÂLETİ SAĞLAMAYA geldik.” ifadelerini kullanmıştır. Dikkat edilirse Fatih, ADÂLETİN sağlanacağına dair, KESİN TEMİNAT vermiştir.
Kanunî Sultan Süleyman zamanında, esîr düşerek 5 yıllık KÜREK CEZASINA çarptırılan bir İspanyol Denizci, bu cazsını Haliç Tersanesi’nde çalışarak tamamlamış ve İspanya’ya dönünce; hatıralarını 5 ciltlik kitapta toplayarak yayınlamıştır. Hatıralarının en önemli konusunu, şu ifadeleriyle belirtmiştir: “Osmanlı Devleti’nin kudret ve haşmetini, hiç kimse KILIÇ KUVVETİNDE aramasın. Bu kudret ve haşmetin tek sebebi, gayet mükemmel çalışan ADÂLET SİSTEMİNİN olmasıdır.. Beş yıl kaldığım İstanbul’da en uzun dâvâ, 33 gün sürmüştür. Ki; bu nitelikteki bir dâvâ İspanya’da olsaydı; hiç şüphesiz, dededen toruna intikal ederdi.” 15.nci Asır’da yapılan bu gözlem ve tespit, ADÂLETİN ÖNEMİNİ belirtmektedir.
Tarih, adâleti sağlayan milletlerin nasıl yüceldiğini; adâletten ayrılan milletlerin nasıl çöktüğünü belirten belgelerle doludur.
Bugün ülkemiz ve milletimiz zorda ve sıkıntıdadır. Bu zorluk ve sıkıntının sebebi; ülkemizde, gerçek bir demokrasinin icabı ve şartı olan KUVVETLER AYRILIĞI İLKESİNİN çalıştırılmamasıdır. Bu sebepten dolayı da; Devletin ORGANLARI ve KURUMLARI arasında düzensizlik ve zıtlaşmalar meydana gelmiştir. KURUL, KURUM, KURAL ve KAVRAM KARGAŞASI, hem ülkenin ve hem de milletin DİRLİK ve DÜZENLİĞİNİ bozmuştur. Bunun neticesinde de; ADÂLETSİZLİK ve PERİŞANLIK yaygınlaşmış; ümitsizlik, çaresizlik, keyfilik, sorumsuzluk, haksızlık, zıtlaşma ve düzensizlik, toplumun her kesimini, ATEŞTEN BİR GÖMLEK gibi kuşatmıştır.
Sayın BAŞBAKAN;
Devleti, ana KAİDELERE ve ana BELGELERE göre bir AHENK içinde işletmek, HÜKÜMETLERİN görevidir. Üzülerek ifade etmek isterim ki; İktidarınız, 8 yıllık zaman zarfında bu işi başaramamış ve DEVLETİN GÜCÜNÜ, yanlış ve SİYASÎ amaçlı kullanmıştır. DEVLETİ de, bir PARTİ DEVLETİ gibi yönetmiştir. Bu anlayış ve kabulleniş devam ettiği sürece de; halkın isteklerine ve dertlerine çare bulunamaz; milletimiz sulh, sükûn, huzur ve güvene kavuşamaz. Zaten; Türkiye’nin hem siyaseten ve hem de iktisaden zorda olması, bu gerçeği, inkâr edilemeyecek derecede ispatlamaktadır. Bankalara olan kredi borcunu ödeyemeyen 3 milyon 250 bin kişinin icra takibinde olması, İKTİDARINIZI, çok ve hattâ derin, derin düşündürmelidir.
Gerçekleri açık bir şekilde söyleyebileceklerin olmadığın varsayarak ve demokratik haklarımı kullanarak duygu, düşünce ve görüşlerimi arz ettim.
Saygılarımla.
Ecz. Hüsnü Akıncı
17 Şubat 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Yazılarınızın ve görüşlerinizin altına hiç tereddütsüz ve hiç bir eklentiye ihtiyaç duymadan atarım.Sadece,elinize dilinize ve yüreğinize değil, cesaretinize de sağlık.
Mehmet Halil Arık-Eğitici-Denizli
Yorum Gönder