Sayın Mehmet Ali BİRAND
Posta Gazetesi Yazarı 30 Ekim 2008
Sayın BİRAND;
30 Ekim 2008 tarihli ve “Bizim aşiret reisleri BEYAZ SARAY’da” başlığını taşıyan yazınızı okudum.
Ne yapmak istediğinizi ben bilmesem de, bilenler, bilir. Bana düşen; “SİZ, KİMİ KANDIRIYORSUNUZ?” sorusunu sormak olacaktır. Eğer varsa; elinizi, vicdanınıza koyarak, şu sorularıma da cevap vermelisiniz:
1- O, çok beğendiğiniz ve benimsediğiniz, ABD’nin, İngiltere’nin ve İsrail’in müşterek
hedeflerine uşaklık etmek gibi bir zillete mahkûm olan Barzani ve Talâbanî, ne zamandan beri ve nasıl bölgenin konjonktüründe uluslar arası rol oynayan liderler oldular?
2- Irak Cumhurbaşkanlığı makamına oturan Celâl Talâbanî ve Kuzey Irak Kürt
Bölgesi Yönetim Lideri olan Barzani, kendi yetenek ve gayretleriyle mi bu makamların sahipleri oldular?
3- Celâl Talâbanî, ABD tarafından Cumhurbaşkanlığı makamına oturtulmasaydı; Irak’ın
Kuzeyinde, bugün KUKLA konumundaki bu iki aşiret reisinin durumları, ne olurdu?
4- PKK’nın teşvikçisi, destekleyicisi ve koruyucusu Barzani olduğu halde; kamuoyunu yanlış yönlendirmek için gösterdiğiniz gayretin sebebi nedir?
5- Barzani ve Talâbani’nin uşaklığını yaptıkları KÜRT DEVLETİ kuruluncaya kadar PKK terörünün bitmeyeceğini göremeyecek kadar aptal mısınız?
6- Pentagon’da, Nato Karargâhında ve en son da Frankfurt’ta Barzani’nin standında
Asılan haritalardaki, Güneydoğu illerimizi de sınırları içine alan KÜRT DEVLETİ , sizi, hiç rahatsız etmiyor mu?
Sayın Birand;
Yılardan beri yazılarınızı okuyanlar ve televizyon programlarınızı izleyenler; olmayan bir Kürt sorunu yaratmak için çalıştığınızı ve üniter yapımıza yönelik saldırıları desteklediğinizi ve hattâ teşvik ettiğinizi gayet iyi bilirler. Çözemedikleri ise; kime ve hangi misyona hizmet ettiğinizdir. Zira; “BATI’NIN MÂNEVÎ AJANLIĞINA” soyunmuş bir görüntü vermektesiniz. Bu durum sizi, üzmüyor mu?
Hiç şüphesiz; dünya siyasî tarihini, çok iyi bilmektesiniz. Bulunduğumuz netâmeli coğrafyamızda cereyan eden askerî, ekonomik ve siyasî olayları irdelemesini başarabilecek kadar zeki ve kabiliyetli bir kişisiniz. Önlenemediği takdirde; ülkemizde cereyan eden ayrılıkçı hareketlerin, başımıza nasıl belâlar açacağını da öngörebilmektesiniz. Buna rağmen; niçin halka doğruları söyleyerek, birlik ve beraberliğimizin ve de üniter yapımızın muhafazası hususunda bir gayret göster miyorsunuz? Millî hisleriniz, dumura mı uğradı? Devletin adının “TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ” olması, sizi rahatsız mı ediyor?
Şairin ismi aklımdan çıkmış (zannedersem, Mehmet Emin Yurdakul’dur); ama, aklımdaki şu dizeleri, heyecanlandırıcı buluyor musunuz:
“Eğer mezarda, şafak sökmeyen o zindanda,
Ceset çürür de, tahayyül kalırsa insanda,
Cihan, vatandan ibarettir itikadımca.”
Bu mektubum sizi sinirlendirmemelidir. Bilâkis, düşündürmelidir. Zira;; ülkemiz, iç ve dış HAİNLERİN saldırılarına ve husumetlerine maruzdur. MİLLÎ DUYGULARINI yitirmiş ve DEVLET GELENEKLERİNİ unutmuş milletlerin ACI AKİBETLERİ, tarihin ibretli sayfalarında kayıtlıdır.
Tarih, topluma mâlolmuş şöhretli kişileri, “YAPTIKLARI ve SÖYLEDİKLERİ” veya “YAPMADIKLARI ve SÖYLEMEDİKLERİ” ile değerlendirir. ŞAN ve ŞÖHRET budalalarının tarihe nasıl geçecekleri ise, önceden bilinmektedir. Son sözüm şudur:
SİZİ, ASLA VE ASLA SAMİMİ BUKMUYORUM. Ve HİÇBİR ZMAN DA, BULMADIM. Bu da benim, fikir hürriyetimdir. Ne yazık ki; elimde kalem yoktur; daha doğrusu, MEDYADA bir köşem ve EKRANLARA yansıyan görüntüm yoktur.
Acaba, haksız mıyım?
Saygılarımla.
Ecz. Hüsnü Akıncı.
0532-4576956
30 Ekim 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder