5 Ekim 2008 Pazar

Tarikat- Cemaât

Sayın Ruhat Mengi
Vatan Gazetesi Yazarı 18 Aralık 2007


Sayın Mengi;

Dinsizlik, hiçbir zaman ve hiçbir yerde ekseriyetein mezhebi olmamıştır. Zira; yaradılmışlaraın en mükemmeli olan insanın, kendisine bahşedilen İRADE ve HÜRRİYET sıfatları sebebiyle Allah'a bağı vardır. Yani; bir cephesiyle hikmet âlemi denen bu dünyaya, bir cephesiyle de kudret alemi denen ahiret âlemine bağlıdır. Bu sebeple de din; bir vicdan işidir. Vicdan da, emir kabul etmeyeceğine göre; tarikatlar ve cemaatler vasıtasıyla insnların HÜRRİYET ve İRADE sıfatlarına ambargo konması doğru değildir. Özellikle cihanşümûl İslam Dini, bunu, kesinlikle reddeder. Bu gerçeği, Hz.Peygamberimizin, Hıra Dağından İslamiyeti ilan ettiği zaman verdiği ilk emirlerde buluruz: 1- Aciz insan putuna tapılmayacak. Yani; kul'a, kulluk edilmeyecek. 2- Fukara, inletilmeyecek. 3- Gariplerin sırtına binilmeyecek. 4- Acizler, güçsüzler, itilip, kakılmayacak. 5- Herkes hakkını, serbestçe alacak. İşte bu emirler; o güne kadar, halkın inançlarını sömüren, halkın sırtına basarak servet, makam, mevki ve rütbe sahibi olan zulüm sahiplerinin işine gelmediği için Hz. Peygamberimize, şiddetle cephe aldılar ve İslam Dininin yayılmasını önlemeye çalıştılar. Bu sebeple; başlangıç emirlerinin dışına çıkanları, dinin temsilcileri olarak kabullenmek mümkün değildir. Samimî insanların bu gerçeği görerek, öğretme ve öğrenmeyle; etki altına alma ve tâbi olma gerçeğini iyi anlamaları şattır. Ki; bu sayede, dini, çıkar ve siyaset malzemesi yapanların önü kapansın.
Sayın Mengi; işin hassasiyetini siz de, farketmişsinizdir: Kur'andan ayet örnekleri verdikçe, bazı odakların saldırısına marûz kalmaktasınız. İslâmda ruhban sınıfı ve istisna yoktur. Allah, herkese yaptıklarının hesabını, istisnasız olarak soracağını beyan etmiş olmasına rağmen; dokunulmazlık zırhına bürünerek dindarlık reklâmı yapanların İslam dinindeki yeri, toplum tarafından sorgulanmalıdır. Masiyet, günâh, insanları dinden çıkarmaz. Ama; yalan, kamu malına tecavüz, riya, münafıklık ve adâletsizlik, dinden çıkarır. Bu hususun ne kadar önemli bir gerçek olduğunu vurgulamak için, Hz. Ali'nin, Mısır Valisi Mâlik İbni Eşteri'ye gönderdiği mektubundaki sözlerinin bir bölümünü örnek göstermek istiyorum. İşte, Hz. Ali'nin sözleri: "Yâ Mâlik! şu hususa çok dikkat et! Ve olanca kuvvetinle çalış! Zira bu din, fena adamların elinde esir oldu. Din perdesi altında, o nâma, istenilen fenalıklar yapılıyor ve onunla dünya elde edilmeye uğraşılıyor." Evet, Hz. Ali'nin bu sözü, her dimağda bir ibret levhası olarak kalmalıdır. Tarihe bakarsak; edepsizlerin, din perdesine bürünerk, din nâmına yaptıkları fenâlıkları görürüz. Bu bakımdan, Kur'an'dan ayet örnekleri vererek konuları işlemeye devam etmenizi, özellikle rica ediyorum. Zira; Kur'an'daki İslâmla, din tacirlerinin İslâmı arasındaki farkı, samimî dindarlar, görmeli ve anlamalıdırlar.


Saygılarımla Ecz. Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: