Tevfik Diker'den yorum. 10 Ekim 2008
PKK, Barzani'nin peşmergelerine dönüşmüştür!....
Aşağıda sizlere bir mektup sunacağım.
Bu mektubu yazan kişinin mesleği eczacılıktır.
Yani bu kişinin eğitimi ve uzmanlık alanı strateji uzmanlığı, uluslar arası ilişkiler veya asker veya kurmay askerlik değil.
Eczacı kimliğinin dışında kendini yetiştirmiş duyarlı bir vatandaş Hüsnü Akıncı.
Akıncı, Ana Muhalefet Partisi gibi çalışır ve tek başına bir partidir.
Geçmişte Özal ondan çok çekti.
İsteyen arşivlere girer Akıncı’ yı öğrenebilir.
Akıncı’ nın mektubunu şimdilik hiçbir yorum koymadan aynen aşağıya koyuyorum. Okumanız ve kendi yorumunuzu yaptıktan sonra benim de vereceğim bazı yorumlarla birlikte yeni bir değerlendirme yapmanızı arzu ediyorum.
***
Mektup:
Sayın Taha AKYOL
Milliyet Gazetesi Yazarı 8 Ekim 2008
Sayın Akyol;
8 Ekim 2008 tarihli ve "Kürt meselesi nereye?" başlığını taşıyan yazınızı okudum.
DTP milletvekili Aysel Tuğluk'un, Diyarbakır'ı AKP'ye kaptırmayacaklarını ve ellerindeki belediye sayısını yüzde yüz artıracaklarını söylemesinin önemi yoktur.
Çünkü; onların aslında dayandıkları bir siyasî tabanları yoktur. Gerçekte dayandıkları taban PKK, Barzani, Talâbani militanlarının silâh baskısı sonunda korkudan oluşan tabandır.
Bu tabanı ortadan kaldıramayan gerçek ise; bölgenin feodal yapısı ve ülkenin dört bir yanına dağılmış zenginlerinin umursamazlıklarıdır.
Öylesine ki; ülkenin neresine yerleşirlerse yerleşsinler; Kürt kökenli zenginler, PKK militanlarının baskısı altındadırlar. Gönüllü veya gönülsüz, PKK'ya maddî destek sağlamaktadırlar.
Bu gerçeğe itiraz edenler; Sabahat Tuncel ile Ufuk Uras'ın, İstanbul'dan bağımsız olarak nasıl milletvekili seçildiklerini de açıklamak zorundadırlar.
Bir düşününüz: Sabahat Tuncel aday gösterildiği bölgeden yüzbine yakın oy alıyor.
Kim tanırdı Sabahat Tuncel'i? Demek ki ortada, gayet iyi organize edilmiş bir plân var.
Son 25 yılda Kürt milliyetçiliğinin belirli bir taban kazandığı doğrudur.
Çünkü; Kürt milliyetçiliğinin canlandırılmasını isteyen dış odaklarla, devirler değiştiği halde köşelerini asla kaybetmeyen bazı yazarlarımız, çizerlerimiz ve bazı aydınlarımız, bu hususta, kol kola girmişlerdir.
Bilerek veya bilmeyerek; ya gafletle veya ihanetle, Kürt milliyetçiliğinin geniş bir tabana yayılması için çalışmaktadırlar.
Hedefleri de bellidir: Bir Türk- Kürt çatışmasını sağlamak ve Türkiye'nin bölünmesine zemin hazırlamaktır. Çünkü; ABD, İngiltere ve İsrail, böyle olmasını istemektedirler.
Bir defa ABD, kafasına koymuştur:
Bu önemli bölgede ABD, Türkiye, İran ve Suriye'yi de kapsayacak şekilde kendisine tâbi ve kendi denetiminde bir Kürt Devleti kurduracaktır.
Başarılı olur veya olamaz; ama, niyeti budur.
Bunun için de, elinden geleni yapacaktır.
Bu iş için de Talâbani ve Barzani'yi kullanmaktadır.
Açık ifadeyle; artık PKK, Barzani'dir. Yani PKK, Barzani'nin peşmergelerine dönüşmüştür.
Sizlerin, yıllardan beri Kürt meselesi olarak nitelediğiniz ve yutturmaya çalıştığınız mesele, üniter yapımıza matuf büyük bir saldırıdır.
Bu sebeple de, Baykal ve Bahçeliye seslenerek, "Terörle mücadelenin en önemli unsurlarından biri, sizin de bölgeden oy alabilmenizdir!" demenizin hiçbir önemi yoktur.
Zira; PKK, daha doğrusu Barzani ve Talabâni işaret etmedikçe bölgede, AKP ve DTP dışında başka partilerin oy alma şansı yoktur.
Sistem, böyle çalışmaktadır. ABD, İngiltere ve İsrail, böyle olmasını istemektedirler.
Sayın Akyol;
Unutmayınız: Doğu ve Güneydoğu'ya en büyük yatırımlar, 1980'den önce yapılmıştır. AKP iktidarının bölgeye yaptığı dişe dokunur bir yatırımı yoktur.
Ilısu Barajı hariç, Dicle ve Fırat üzerinde plânlanan bütün barajlar 2002 yılına kadar tamamlanmış ve Urfa Tünelleri hizmete açılmıştır.
Övdüğünüz AKP iktidarı, Ilısu Barajını başlatamamış ve sulama kanallarını hayata geçirememiştir.
Yaptığı en büyük yatırım, yeşil kart, kömür, erzak ve para dağıtmaktır.
Eğer AKP'nin bölgede bir ağırlığı varsa; bunun sebebini, başka yerlerde aramanız gerekmektedir.
Doğru yolu, ancak ve ancak böyle bulabilirsiniz.
Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı zorlukları ve aşmazları, ancak ve ancak bu sayede anlayabilirsiniz.
Türkiye'nin, 1983 ten itibaren geçen 25 yıllık süre zarfında iktisaden ve siyaseten kaybettiklerinin hesabını, ancak ve ancak bu sayede yapabilirsiniz.
Aksi halde; kendinize de, ülkemize de yazık edersiniz!
Saygılarımla. Ecz.. Hüsnü Akıncı.
Hüsnü Akıncı 0 532 457 6956 http://akincidan.blogspot.com/ “diyor ve çekinmeden iletişim için telefonu da veriyor.
***
9 Ekim 2008 Perşembe akşamı başlayıp ve 10 ekim 2008 Cuma günü saat 02.30 sularında sona eren Show TV’ de Ali Kırca’ nın sunduğu “ Siyaset Meydanı” programına konuk olan E.Alb. Erdal Sarızeybek’i can kulağıyla dinledim.
Sarızeybek, terör bölgesinde görev yapmış ve şehit vermiş bir komutandır.
Kendisini tanır ve takdir ederim.
Tahtada ders veren bir öğretmen gibi dinleyenlerin anlayacağı bil dilde gerçekleri kamuoyuyla paylaştı.
Kendisini kutluyorum.
Her söylediği çok önemliydi.
Özellikle, AB –ABD-İsrail ve Barzani’ nin rolünü çok iyi koydu.
Okurlarım hatırlayacaklardır tesadüfe bakın bir birimizden habersiz bunları bende birkaç gün önce aynı şekilde işlemiştim.
Sarızeybek’ in programından sonra herkesin kafasında müşterek bir soru oluştu.
Hükümet, siyasi irade koyacak mı, koyabilir mi?
Bu sorunun cevabını yakında göreceğiz.
Ecz. Akıncı, E.Albay Sarızeybek, E.Yarbay ve 19-20.Dönem Milletvekili Diker, aynı zamanda ve aynı netlikte ABD-AB-İsrail-Barzani eksenini işaret ettik ve ediyoruz, etmeye devam edeceğiz.
Türk –Kürt çatışması tezgâhı apaçık ortada.
Bu oyunu ancak uyanan millet ve milletiyle el ele veren devlet çözer.
Tevfik Diker
tevfikdiker@gmail.com
12 Ekim 2008 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder