5 Ekim 2008 Pazar

Firavun ve gerçekler.

Sayın Ahmet Hakan
Hürriyet Gazetesi Yazarı 23 Aralık 2007

Sayın Hakan;

23 Aralık 2007 tarihli ve "Sosyalist Tayyip" başlığını taşıyan yazınızı okudum.


Şükretmenin asıl mânâsı, Allah'ın verdiği nimetleri yerli yerinde kullanmaktır. Örnek: Güzelliğin şükrü, iffet ve namustur; kuvvetin şükrü, mazluma inen yumruğa siper olmaktır; servetin şükrü, infaktır; makamın şükrü adâlettir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Tarihen sabittir ki; züğürtlük, adamı mâneviyâta sevk eder. Züğürtken insanı, veli zannedersin; fakat, mal, mülk, makam, mevki sahibi oluverince; evliya kisvesi ne bürünmüş insanın, değiştiğini görürsün. Öylesine ki; ya Hz. Hüseyin'nin başını kesen Şimîr veya ona emir veren Yezîd oluverir. Gençliğimin ilk yıllarında Firavun'a çok kızıyordum ve ismi anıldığı zaman gönlüm, nefretle doluyordu. Olgunlaştıkça ve hayatın acımasız gerçeklerini gördükçe, bu fikrim değişti ve Firavun'u, Firavun yapan gerçekleri araştırmaya başladım. İşte gerçekler: 1- Debdebeli, tantanalı bir saltanat, 2- Gözkamaştırıcı bir servet, 3- Emrindeki kuvvetli bir ordu, 4- Etrafındaki "Sen bizim RABBİMİZSİN" diyerek eğilip bükülen bir sürü dalkavuk insan; Firavun'u, FİRAVUN yapmiştır. İşte tarihin hiçbir döneminde ve hiç kimsenin tekzip edemediği ve edemeyeceği gerçek, budur. Herkesin rahatlıkla anlayabileceği bir örnek daha: İnsanın cebinde parası varken yürüyüşü ile yokken yürüyüşü arasında fark vardır; kadının evde, şıpşıp terliği ile yürüyüşü ve sokakta topuklu papuçla yürüyüşü farklıdır. Merak edilir: Varlıkta ve darlıkta farklı davranmayan gerçek insanlar yok mudur? elbette vardır. Kimdir onlar: İşte onlaraın sıfatları: Yaradılışlarındaki gayeyi idrak ederek, nefislerinin hayrını ayaklar altına almışlardır. Her şeylerini, insanlığa adamışlardır ve Allah'a hesap vereceklerine inanmışlardır.Gurur, kin, nefret, haset ve ihtiraslarına esir düşerek FİRAVUNLAŞMAMIŞLARDIR. Bu sebeple; yazınızı okuyunca, hiç şaşırmadım. Yazış sebebim de, şudur: Her zalimi, mazlum yetiştirir. Zirâ; uşaklık edenleri bulunmazsa; zalim, zulmünü yapamaz. Bu gerçeğe istinaden Hz. Peygamberimiz; "FİRAVUN'a İMÂN EDENLER, FİRAVUN'dan 40 yıl evvel CEHENNEM'e gireceklerdir." diye buyurmuşlardır. Şimdi sormak hakkımdır: SUÇ, kimde? Bayramı CAMİ gösterisine dönüştürenlerin hâli, İslam Dini'nin neresinde kayıtlıdır? Büyük müfessirlere soruyorum: Sizler, Kur'an da bahsedilen Mescid-i DIRAR olayından haberdar değil misiniz? Ey cemaat ve tarikat liderleri; bu konuda, size tâbî olduklarını beyan ederek siyasi rant peşinde koşanları, niçin uyar mıyorsunuz?


Saygılarımla. Ecz. Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: