20 Ocak 2010 Çarşamba

Bir ülkeye en büyük tehlike içten gelir.

Sayın Ahmet ALTAN
Taraf Gazetesi Yazarı
İstanbul 20 Ocak 2010


Sayın ALTAN;

20 Ocak 2010 tarihli ve “Zorunlu askerliği kaldırın” başlığınızı taşıyan yazınızı okudum.

Cevap vermeğe karar verdiğim anda çok düşündüm: Cevap yazımı, acaba vicdan sahibi olan bir kişiye göre mi, yoksa, vicdan sahibi olmayan bir kişiye göre mi yazsam diye ikilemde kaldım. Zîra; VİCDANIN kelime mânâsı, BULMAK demektir. Bulunacak olan da, HAK ve HAKİKATTIR. Bunun anlamı da açıktır:

HAK VE HAKİKATİ bulamayan bir kimsede; kendi vücut ikliminde bulunan; sessiz-sözsüz, bizsiz-sizsiz konuşan; “Sus!” dendiği zaman susmayan ve adına VİCDAN denilen mânevî varlık bulunmaz!

Bu ikileme rağmen cevabımı, sanki vicdanınız varmış varsayımına göre yazmaya karar verdim. Ve soruyorum:

Niçin, neden ve ne hakla Türk Silâhlı Kuvvetleri’ni hedef seçerek, devamlı surette orduyu yıpratıcı, aşağılayıcı ve tahrik edici yazılar yazıyorsunuz ve yayınlar yapıyorsunuz? Hedefiniz, maksadınız ve çıkarınız nedir ve kimin veya kimlerin arzu, istek ve emirlerini yerine getiriyorsunuz?

Vatanî bir gerekçeye ve hizmet arzusuna dayanmadığınızı ve gerçek bir demokrasi aramadığınızı, TARAF GAZETESİ’ni okuyan herkes, gayet iyi anlar ve bilir. Bugün, yazdıklarınıza bir bakalım:

“Bizim Ordu böyledir canım, kendini memleketin sahibi sanır.
Herhalde hepsi değil ama generallerin büyük çoğunluğu hastalanmış gibi gözüküyor.
Neredeyse her yıl yeni bir darbe planı hazırlıyorlar.
2003 yılında Birinci Ordu’nun generalleri de bu “tatbikatı” yapmak için toplanıyorlar.
Görüntüde düşmana karşı hazırlanacaklar.
Ama bu sadece “görüntü”, bu görüntünün arkasına saklanıp darbe planları yapıyorlar.
Yapacakları darbe için 12 Eylül’ün darbe örgütlenmesini örnek alıyorlar.
İki aşaması var planın.
Birinci aşama “sıkıyönetim” ilanını sağlamak.
Bunu gerçekleştirebilmek için “düşmanın” bile aklına gelmeyecek planlar hazırlıyorlar.
Bir tanesi Fatih Camii’nde, bir Cuma namazında, bomba patlatmak.
Bombayı nereye yerleştireceklerini belirleyen krokiyi çiziyorlar, bombanın yerleştirilip patlamasından sorumlu personeli belirliyorlar, bomba patladığı sırada oluşacak vahşeti ve paniği “kayda alacak” kameraların konulacağı yerleri bile saptıyorlar.
Sonra Beyazıt Camii’nde de bir bomba patlatacaklar.
Arkasından Yunan Hava Kuvvetleri’yle çatışmalara girmeyi, bu çatışmada bir Türk jetinin “düşürülmesinin” sağlanmasını, bu sağlanmazsa kendi jetimizin bizzat kendi uçaklarımız tarafından düşürülmesini planlıyorlar.
Sıkıyönetim olsun da arkasından darbe yapılabilsin diye kendi uçağımızı düşürüp, kendi pilotumuzu şehit edeceğiz.
Bu nasıl bir kafa yapısı, nasıl bir iktidar hırsı, nasıl bir gözüdönmüşlük...
“Çok kan döküleceğine” baştan karar vermişler."



Sayın ALTAN;

Kendi ordusuna bu kadar alçakça saldırabilecek ve kendi ordusunu bu denli kötüleyebilecek kişilerin, mutlaka ve mutlaka, dış bağlantılı bir gizli misyonları olmalıdır. Bunu ancak, neye karşılık olursa olsun; vatan hainleri veya nerede yürüdüklerini ve neye hizmet ettiklerini bilmeyen gafiller yapabilir. Bunların hedefleri de; bir darbe ortamının hazırlanması için izlenecek bir projeyi hayata geçirebilmektir. Ki; bu proje, hiç şüphesiz; ülkemizin her tarafında cirit atan CIA, Mossad ve İngiliz istihbaratının bir projesidir. Orduyu tahrik etmek için hazırladıkları senaryoyu, sizlerin, yani, TARFA GAZETESİ vasıtasıyla yayınlatarak, kamuoyunu tedirgin etmek ve ordudan soğutmak yolunu seçmişlerdir. Eğer öyle olmasaydı;


“Gerçekten çalışacak, “boş zamanı” olmayacak, kendi ülkesine düşmanlık etmeyecek,“düşmana” karşı ciddiyetle hazırlanacak bir orduya ihtiyacımız var.
Zorunlu askerliği mümkün olduğu kadar çabuk kaldırıp, ordunun örgütlenme şemasını tümden değiştirmeliyiz.
Askerliği profesyonel ve ciddi bir meslek haline getirmeliyiz.
Yoksa biz bu “darbecilik” hastalığından arındıramayacağız bu orduyu.
Kendi ordumuz, kendi bombamızla bizi öldürecek.
Ve, hep bizi öldürmek için hazırlık yapacak.” sözlerini, ORDU DÜŞMANLIĞINIZI açığa vuracak bir şekilde söylemezdiniz.


Bir müddet evvel Mümtaz’er Türköne de, “Bugünkü orduyu lâğvetmeli ve yerine Nizam-ı Cedit gibi yeni bir ordu kurulmalıdır.” sözlerini söylemişti. Türköne’nin yazdığı gazete ile kol kola girdiğinize göre; şablonu dışarıda çizilen bir SENARYO veya bir PROJEYE hizmet ediyorsunuz demektir. Aksini iddia ediyorsanız; Türk Silâhlı Kuvvetleri’ne yaptığınız saldırının ve Türk Genelkurmayı’na yaptığınız hakaretin bir benzerini, Amerikan Ordusu ve Pentagon için de yapınız. Irak ve Afganistan’da, haksız bir şekilde gerçekleştirilen işgalin ve dökülen kanın hesabını sorunuz. Bakalım; o zaman, ayakta kalabilecek misiniz?


Yazdınız ve ben de cevap verdim. Bu arada, bir husus hatırlatmak istiyorum. O da şudur: Kendi ordusuna hakaret edenler, günü geldiğinde, başka orduların ayakları altında ezilirler.


Şimdi oturup, VİCDANINIZIN olup, olmadığına kendiniz karar veriniz!

Ecz. Hüsnü Akıncı

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Sayın Hüsnü Akıncı,

Yüreğinize, kaleminize sağlık..
Bu ülkeye sizin gibi sadece yürekli değil aynı zamanda bilgili insanlara çok ama çok ihtiyacı var ....
Lütfen yazınız ..
Bu aşağılk adamın ATA'mız ve CUMHURİYETİMİZ için yazdığı yazıya da bir yanıt verin lütfen ..
Bu pisliği susturun.. hepimizden imza alın..
sağolun.. varolun..