22 Temmuz 2009 Çarşamba

Kim, kimi kandırıyor?

Sayın Cengiz ÇANDAR
Referans Gazetesi Yazarı 22 Temmuz 2009.




22 Temmuz 2009 tarihli ve “Abdullah Öcalan’ın ‘Yol Haritası’ na Doğru” başlığını taşıyan yazınızı okudum. Yazınızın bir bölümünde;

“Peki, Abdullah Öcalan’ın 15 Ağustos’ta açıklayacağı “yol haritası”nın hiç anlamı ve değeri yok mu? Abdullah Öcalan’a İmralı’da dört duvar arasında bir tutukludan başka hiçbir şey ifade etmeyen biri olarak yaklaşmak doğru mu? İlk sorunun cevabı kestirmeden ve kısaca tek kelime ile: Var. İkinci sorunun cevabı da kestirmeden ve kısaca tek kelime ile: Değil. Evet, Kürt sorunu ile PKK sorunu aynı şeyler değiller. Ama her ikisi arasında yakın ilişkiyi, kafamızı kuma gömmediğimiz ve bu ülkede kan dökülmemesini içtenlikle arzu ettiğimiz takdirde, görmemek de mümkün değil Kürt sorunu, gerçi, PKK’dan önce vardı ve belki PKK olmasa da var olacak. Yani Kürt sorunu, PKK’nın ürünü ve sonucu değil; tersine PKK, Kürt sorununun bir sonucu ve yan ürünlerinden biri. Ancak, geldiğimiz noktada her ikisini birbirlerinden tümüyle ayırabilmek hem kolay değil, hem de gerçekçi değil.”


İfadelerini kullanmışsınız.

Merakım şudur:

Abdullah Öcalan, 15 Ağustos’ta ne açıklayacak ve Türkiye’den ne isteyecektir?

Ankara, bir yol haritası ortaya koymazsa, ne olacaktır ve Ankara’dan nasıl bir yol haritası bekliyorsunuz?

İmralı’nın açıklaması, niye Türkiye’yi daha da zora soksun?

Siz de çok iyi bilmektesiniz ki; yaratılan Kürt sorununun müsebbibi ne Türkiye’dir ve ne de, Kürt kökenli vatandaşlarımızdır. Bu sorunu yaratanlar, sizin, gerçekleri gayet iyi bildiğiniz halde, asla üzerinde aydınlatıcı yazı yazmadığınız ve dâimâ inkâr ettiğiniz DIŞ GÜÇLERDİR.


15 Ağustos 1984 günü 21:30’da Eruh’u basan PKK, bugüne kadar 45 bin 879 saldırı gerçekleştirmiş; bu saldırılar sonuncunda 41 bin kişi ölmüş, 8 bin 400 şehit verilmiş ve 10 bin 392 vatandaşımız gazi olmuştur. PKK, gerçekleştirdiği eylemlerde Türk, Kürt, çoluk, çocuk, yaşlı, genç ayırımı yapmaksızın katliâmlar yapmıştır. Buna rağmen ülkemizde, bir Türk-Kürt çatışması meydana gelmemiştir. Zaten dış güçleri çileden çıkaran da, böyle bir çatışmanın meydana gelmemiş olmasıdır.

Bu durum, size bir şeyler anlatmıyor mu?

Dış güçlerin kuklası konumundaki Öcalan’ın, PKK’yı ve sözüm ona DEMOKRASİ mücadelesi verdiğini ifade eden DTP’yi yönettiği, yönlendirdiği, bilinmeyen bir husus değildir. Öcalan, dıştan aldığı talimatları yerine getirmektedir.

Bu gerçeği bilmeyecek kadar bilgisiz ve cahil olamayacağınıza göre; bir mertlik gösterin de, bu yaratılan yapmacık Kürt sorunu, kökünden çözülüversin!


Unutmayınız: Bu ülkenin; gerçeklerini bilen, dünya ve bulunduğumuz coğrafya şartlarında olayları analiz edebilen sizden başka fikir adamları, yazarları ve bilim adamları da vardır. Onlardan bir tanesi de ERHAN GÖKSEL’dir. Örnek olsun diye Erhan Göksel’in yazdıklarından bir bölümünü, bilgilerinize sunuyorum:

“Bugün ülke içindeki yaşadığımız SİYASAL sorunlar, ULUSAL GÜÇLERLE, onlara KARŞI OLANLARIN mücadelesi değil; ‘ULUSLARARASI GÜÇ ODAKLARININ Türkiye üzerindeki PLÂNLARININ’ bir sonucudur. Özetle; Türkiye ile ilgili gerek ÜLKE İÇİNDE, gerekse ÜLKE DIŞINDA aklınıza gelebilecek her türlü SİYASAL MÜCADELE, SORUN ve ÇATIŞMA, ne yazık ki; aslî olarak TÜRKİYE’nin iç siyasetinden değil, dış güçlerin TÜRKİYE HESAPLARINDAN kaynaklanmaktadır.”

Sayın ÇANDAR;

Herhalde, ERHAN GÖKSEL’in bu görüşüne katılırsınız. Ben, Erhan Göksel’den daha fazlasını bildiğinize inanmaktayım. Merakım; niçin, yanlış bir yol izlediğinizdir. Yaşınız itibarı ile benim gibi, dünya hayatının sonlarını yaşamaktasınız. İç ve dış gailelerle boğuşan, huzursuz, mutsuz ve çaresiz ve de üniter yapısını kaybederek bölünmüş bir Türkiye’yi, her halde öbür dünyadan seyretmek istemezsiniz.

İç ve dış gailelerden arınmış; sulh, sükûn, huzur ve güven ortamı içersinde 15-20 yıllık bir zaman dilimini yakalamış GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE’nin, neleri başaracağını bilmemenize imkân ve ihtimal yoktur.

Buna rağmen Kürt meselesinde, niçin yanlış bir yol izlemektesiniz?

Dünyayı bir beden olarak düşünecek olursak, bu bedenin yüzü mesabesindeki Türkiye’ye ve bu asil ve yüce MİLLETE hiç mi borcunuz yoktur?

Bütün refahını, kendi dünyası dışındaki dünyayı sömürmesine, zulme ve haksızlığa uğratmasına, ezmesine borçlu olan EMPERYAL GÜÇLERE hizmet etmenin, kime ve ne faydası olur?

Yanılıyorsam, lütfen, yanıldığımı belirtiniz.

Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı.


Not:

Bir ülkeye en büyük fenalık, kötülük yapanlardan değil,
Kenara çekilip, hiçbir şey yapmayanlardan gelir.

Hiç yorum yok: