15 Ekim 2009 Perşembe

Aldatanlar ve aldananlar.

Sayın Mehmet Ali BİRAND

Posta Gazetesi Yazarı

İstanbul 15 Ekim 2009


Sayın BİRAND;


15 Ekim 2009 tarihli ve “Bundan sonraki yol, daha zor.” Başlığını taşıyan yazınızı okudum. Yazınızın giriş bölümünde;
“Ermeni açılımı, beğenelim beğenmeyelim bir yola girdi. Türk ve Ermeni Cumhurbaşkanları, başlattıkları bir işin start almasından memnun olmalılar. Zira tüm protestolara rağmen bu süreç yürüyecek, ancak çok büyük engellerle karşılaşılacak. Şimdiden bu uzun ve ince yola hazırlıklı olmamızda yarar var.” ifadelerini kullanmışsınız.

Bu yazınız, bütün yazılarınızda olduğu gibi; olayları saptıran, halkı aldatarak yanlış istikamette kamuoyu oluşturan, gerçeklerin üstünü örten ve daha ziyade yabancıların emellerine hizmet eden tipik bir Mehmet Ali Birand klâsiğidir. Kendi aklınızca; birbiri ile çelişen oluş ve görüşleri, ustalıkla gizlediğinizi veya halka yutturduğunuzu zannetmektesiniz.

Bu ifademe kızmayınız. Zira; bu yazınızda da bunun örneği mevcuttur. Yazınızın diğer bir bölümünde;

“1.Önce, protokollerin iki ülke meclislerinden onaylanması sorun yaratacak. Ermeniler Ankara’yı, biran önce onaylanması için sıkıştıracak ve “Siz onaylamadığınız sürece bizde onaya götüremeyiz” diyecek.

2.Türkiye ise, Ermenilerin Karabağ konusunda ilerleme sağlamasını isteyecek ve “Eğer bu alanda Azerilerle anlaşmazsanız, bizim meclisimiz protokolü onaylamaz” diyecek.

3.Azeriler araya girecek ve Türkiye’nin elini tutacak. Ermenilerden daha fazla ödün almaya çalışacak.

4.Anahtar, ABD-Rusya-Fransa’nın başını çektiği minsk grubunun elinde. Eğer bu grup her iki tarafı da anlaşmaya zorlayabilirlerse, çözüm çok daha kolaylaşacak.” ifadelerini kullanmışsınız.

Sormak zorundayım:

- Bu şekilde sunulan Ermeni açılımının, beğenilecek yanı neresidir?

- Bu süreci, cumhurbaşkanları mı başlattılar?

- Büyük engellerle karşılaşacağını belirttiğiniz bu süreç, kimler tarafından protesto edilecek ve karşılaşacağı büyük engelleri nasıl aşacak? Dayatma ile mi, baskı ile mi, tehdit ile mi, engeller aşılacak?

- Öz içermeyen ve bilinmezlerle dolu bu protokol, meclisler tarafından onaylanmazsa ne olacak?

- Ermenistan, hangi güce dayanarak Türkiye’yi sıkıştıracak?

- Azerbaycan, Ermenilerden daha fazla ödün almak için, nasıl çalışacak? Ermenilerin işgal ettiği topraklardan derhal çıkması için, Birleşmiş Milletler kararı yok mudur? Bölgede barışın sağlanması için sözde gayret gösteren MİNSK Grubuna dâhil ülkeler, Birleşmiş Milletlerin Kararlarının uygulanması doğrultusunda, Ermenistan’a niçin baskı yapmıyorlar?


Sayın BİRAND;


Anahtarın, ABD ve Rusya’nın elinde olduğu doğrudur. Diğer ülkelerin etkinliği yoktur. Diğer ülkeler, istidatları ve güçleri nispetinde, bu iki güce tabî UYDU durumundadırlar. Bugün ABD, Kafkaslardaki hedeflerinden vazgeçmiş görüntüsü vermiş olmakla beraber, Ortadoğu’daki hedeflerinden asla vazgeçmez. Rusya’nın da Kafkaslardaki hedeflerinden vazgeçmeyeceği kesindir. Esasen; ABD ve Rusya, ihtiraslı ve emperyal hedeflerinden vazgeçmiş olsalar, bölgede, hiç kimsenin bozamayacağı bir şekilde sulh, sükûn, huzur ve güven hâkim olur. Dünya bu gerçeği, Osmanlı İmparatorluğu zamanında yaşamıştır ve şahit olmuştur.


Yine sormak zorundayım:


Türkiye, bu durum karşısında ne yapacaktır veya ne yapmalıdır? Hatırlayınız: Türkiye, ABD ve Rusya’nın ihtiraslı mücadeleleri sebebiyle daimâ bunalımlara maruz kalmıştır. Dün olduğu gibi bugün de Türkiye, bu iki süper gücün mücadele arenası halindedir. Türkiye’yi, 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askerî müdahalelere götüren bunalımların altında, bu mücadelelerin izleri vardır. Bunalımlar, Türkiye’nin Rusya ile işbirliğine girişmesi ve “Ekonomik ve Teknik İşbirliği anlaşmaları” yapması sebebiyle çıkartılmıştır.

Bu gerçeği bilmeyecek derecede bilgisiz, duyarsız ve yaptığı işi bilmeyecek derecede tutarsız bir kişi olamayacağınıza göre; Türkiye, ne yapmalıdır?

- Ermenistan’ın isteklerine boyun mu eğmelidir?

- Irak’ın üç parçaya bölünmesine razı olduğunu açıklayarak, ABD’nin BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ’ne teslim mi olmalıdır?

- Kıbrıs konusunda, Yunanlıların isteklerini mi kabullenmelidir?

- Avrupa Birliği sevdasıyla, Türkiye’nin bölünmesine mi razı olmalıdır?


Hiç kimse aksini iddia edemez:


Türkiye bölgesinde daima barışçı bir politika izlemiştir ve komşuları ile dostane ilişkiler kurma gayretinde olmuştur. Var olan düşmanlıklar, anlaşmazlıklar ve çekişmeler, bizim dışımızdaki ülkelerin güttükleri hedefleri sebebiyledir. Dikkat edilirse; bütün tahrik, tertip ve provokasyonlara rağmen Türkiye’de bir Ermeni düşmanlığı yoktur. Türkiye, Ermenistan’a muhtaç olmadığı halde; zor durumda olan Ermenilere kucak açmış ve onların Türkiye’de, kaçak olarak çalışmalarına imkân tanımıştır.


Bu gerçekler tahtında soruyorum:


Siz, kimin yanındasınız ve niçin Türkiye’yi, sorun yaratan bir ülkeymiş gibi göstermeye çalışıyorsunuz? Hedefiniz, gayeniz, niyetiniz nedir? Yoksa; bizim bilmediğimiz bağlantılarınız mı vardır?


Bu soruları, samimi olabileceğinizi ihtimal dâhilinde gördüğüm için sordum. Bir noktada da, belki işin doğrusuna yönelerek halkı, doğru biçimde bilgilendirirsiniz ve aydınlatırsınız diye uyarmak istedim. Zîra; bu ülkede, doğruları bilen, gören ve başkalarının meydana getirdiği bunalımlardan üzüntü duyan insanlar, yüzde yüze yakın oranda çoğunluğu oluşturmaktadır.


Sayın BİRAND;


İnsanların hayatı, milletlerin hayatına göre çok kısadır. İster inanılsın, ister inanılmasın; hayat, ilerde hesabı sorulmak üzere Allah tarafından insanlara verilen ödünç bir sermayedir. Bu gerçeği kabulleneler, hesap verebilecek şekilde hayatlarını tanzim ederler. Kabullenmeyenler, hesap vermek zorunda olduklarını, Ahret yolculuğunun ilk istasyonu olan mezara girdikleri zaman öğrenirler. Ki; o zaman da iş, işten geçmiş olur.


Bu bakımdan; sahip olduğunuz imkânları, milletin, devletin ve hatta bütün insanlık âleminin hayrı için kullanmalısınız. Kendi çıkar ve hedefleri için ülkeleri işgâl eden ve insanları kan ve gözyaşına gark eden emperyal ülkelere hizmet etmek, size yakışmaz. Zîra; bütün âlem bilmektedir ki; Irak’ı işgâl ederek üçe bölen; Talâbanî’yi, Irak Cumhurbaşkanlığı makamına oturtan; Barzanî’yi, oluşturduğu Kürt yönetiminin başına getiren; Ortadoğu’yu kan ve gözyaşına boğan İsrail’in zulmünü destekleyen Amerika ve İngitere’yi desteklemenin bu ülkeye ve bu millete faydası olmaz.


Bu görüşlerime itirazınız olacaksa; bir 32. Gün Programında konuları, karşılıklı olarak tartışalım. Buna razı olmazsanız; en kısa zamanda buluşarak konuları, baş başa tartışalım.


Saygılarımla.


Ecz. Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: