8 Ekim 2009 Perşembe

Taviz vererek çözüm olmaz.

Sayın Beşir ATALAY

İçişleri Bakanı

Ankara 8 Ekim 2009


Sayın BAKAN;


Habertürk televizyonundaki konuşmanızı dikkatle dinledim. Günlük olayları değerlendirirken; ağırlıklı olarak önceleri, “Kürt açılımı”, sonraları “Demokratik açılım” ve şimdi de, “Millî Birlik Projesi” olarak Türkiye’nin bir numaralı gündemi haline getirilen ve henüz daha mahiyeti kamuoyunca iyi bilinmeyen veya anlaşılmayan AÇILIM konusuna da temas ettiniz.


Beyanlarınız ve yorumlarınız hususunda fikir beyan etmeyeceğim. Sâdece, bulunduğumuz coğrafyanın özellikleri sebebiyle iç ve dış husumet odaklarının husumetlerine maruz kaldığımız için, Türkiye’nin ve Türk milletinin sıkıntıda ve hatta zorda olduğunu söylemekle yetineceğim.


Yıllardan beri siyaset sahnesinde bulunmanız sebebiyle; Türkiye’yi karıştırmanın, huzursuz etmenin, insanlarımızı ürkütecek derecedeki provakasyonların meydana getirilmesinin, yabancıların elinde olduğu gerçeğini, muhakkak surette bildiğinize inanmaktayım.


Sanki bir MÜSTEMLEKE ÜLKESİYMİŞİZ gibi; ülkemizin her tarafında istedikleri gibi dolaşan, faaliyet gösteren yabancı istihbarat birimlerinin elemanları, sayılarını bilemediğim “Sivil Toplum” örgütleri adı altında meydana getirilen oluşumların yerli veya yabancı elemanları, Halkımızın birlik ve beraberliğini bozmak, insanlarımızı bir birlerine düşürerek, etnik ayrılıkçılığa dayalı fitne tohumlarını ekmek için, olanca güçleriyle faaliyet göstermektedirler. Üstelik; bu faaliyetlere dış ülkeler, resmî beyanları ile müdahil olmaktadırlar.


Bütün cihan bilmektedir ki; Ermeni, Kürt, Kıbrıs sorunları, bizim yarattığımız ve zaaflarımız sebebiyle meydana getirilen sorunlar değildir. Başımıza belâ edilen bu sorunlar, bölgemizde hedefleri, projeleri ve siyasî, iktisadî, askerî emelleri olan Batı ülkelerinin yarattığı, desteklediği sorunlardır. Bu sebeple de; Türkiye’yi karıştırmak, huzursuz etmek, gerçek proje ve hedeflerinden uzaklaştırmak, yabancıların elindedir. Bu gerçek tahtında düşünecek olursak; Türkiye’de neyin, ne zaman ve nasıl yapılacağı ve nelerle karşılaşacağı, belli değildir. Örnek:


Dünya Bankası ve IMF genel kurulu sebebiyle İstanbul’da yapılan protesto gösterilerini fırsat bilerek, önceden hazırlanmış bazı gruplar, protesto adı altında mağazalara, bankalara saldırarak, büyük çapta hasar vermişler ve insanlarımızı huzursuz etmişlerdir. Bu saldırıların yabancıların ve belli bir ideolojiye yönlendirilenlerin provakasyonları olmadığını söylemek, herhalde, anlayışı en kıt olan insanların dahî, kabul edebilecekleri bir husus değildir.


Konuşmanızın bir bölümünde; çözümün, Mecliste olacağını belirttiniz. Ama, çözüm için nelerin yapılacağına dair bir proje ortaya koymadınız. Hâl böyleyken; iktidar yanlısı görüntü veren televizyonlar ve gazeteler, sanki açıklanacak projeleri biliyorlarmış gibi; halkın zihnini çelmek, belirli istikamette kamuoyu oluşturmak ve Kürt sorununu ön plâna çıkarmak için tahrik edici yayınlar yapmaktadırlar. Ki; bu yayınlar, gelecekte, iktidarınızı da zora sokacaktır.


Siyasî yapımızdaki ve demokrasimizdeki çarpık yapı sebebiyle halk, bu sorunların Meclis’te nasıl çözüleceğini merak etmektedir. Çıktığınız televizyon programlarında ve gazetelere verdiğiniz demeçlerde, bu hususa da yer verseniz; halkı, gerçek anlamda aydınlatmış ve zihinlerde hâsıl olan tereddütleri gidermiş olursunuz.


Gelişmelerden büyük üzüntü duyduğum ve karamsarlığa kapıldığım için, demokratik haklarımı kullanarak duygu, düşünce ve görüşlerimi arz ettim.


Saygılarımla.


Ecz. Hüsnü Akıncı.

Hiç yorum yok: