16 Ekim 2009 Cuma

Hukuk, herkese lâzım olur.

Hüseyin GÜLERCE

Zaman Gazetesi Yazarı


İstanbul 16 Ekim 2009


Sayın GÜLERCE;


16 Ekim 2009 tarihli ve “AB ilerleme Raporu, boru değil diyor.” başlığını taşıyan yazınızı okudum. Yazınızın bir bölümünde;
“Ergenekon davasının önemini hâlâ anlamayanlar var. Gazetemiz, boşuna "asrın davası" demedi. Ama bakıyorum dost çevrede bile, "üzerinde, gereğinden fazla durulmuyor mu?" diye düşünenler var. Bu dava, Türkiye'nin hayat memat meselesidir.


Bu gerçeği nihayet Avrupa Birliği yöneticileri de teslim ettiler. Geçen yılki İlerleme Raporu'nda konu, sade suya tirit yaklaşımıyla geçiştirilmişken, önceki gün açıklanan raporda, çarpıcı ifadeler yer aldı. Özetle söylenen şu:

Askerî yetkilileri de kapsayan ciddi suç iddiaları ortaya çıkmıştır. Bu dava, demokratikleşmeyi ve hukukun üstünlüğünü sağlamak için bir fırsattır. Bu dava, darbelerle ilk defa hesaplaşma ve yine ilk defa Türkiye'ye, yakın geçmişiyle yüzleşme şansı veriyor. Yine ilk defa, demokratik kurumların içine yuvalanmış hukuk dışı yapıların üzerine gidiliyor.” ifadelerini kullanmışsınız.”

Merak ettim:
Siz; hâkim misiniz, yoksa savcı mısınız? Yargı safhası devam eden bir dâvâ hakkında, sanki kesin hüküm verilmiş gibi kanaat belirtmenizin akla, mantığa ve ilme uyan bir tarafı var mıdır?

Bu dâvâya “asrın dâvâsı” adını, makale yazdığınız gazeteniz takmıştır. Ki; Zaman Gazetesi, bu davranışı ile hukuk kurallarını çiğnemiş ve peşin hükümle, vicdanlara derin bir yara açmıştır. Üstelik; “Sanık, suçluluğu ispat edilinceye kadar masumdur.” şeklindeki Evrensel hukuk kuralını da çiğnemiştir.
Siz de, Avrupa Birliği’nin İlerleme Raporun’daki muğlâk ifadelere sığınarak, her zaman yaptığınız gibi askerleri suçlayanların saflarına katılmışsınız.
Merak ettiğim husus da şudur:
Demokratikleşmeyle ve hukukun üstünlüğünü sağlamakla, bu dâvânın ne ilgisi vardır? Siyasî iktidarlar, hukukun üstünlüğünü sağlamaya çalıştılar da; askerler, buna engel mi oldular? Halkı sistemin dışına iterek ikinci seçmen konumuna düşüren ve siyasî parti liderlerini “seçilmiş diktatörler” konumuna getiren “çarpık ve azıcık demokrasi” modelini düzelterek “gerçek bir demokrasiye geçeceğiz” dediler de; askerler, buna manî mi oldular? 26 yıldan beri ülkeyi, sivil iktidarlar yönetmiyorlar mı?


Sayın GÜLERCE;


Lütfen, aklınızı başınıza toplayınız ve kendi vücut ikliminizde bulunan; sessiz-sözsüz, bizsiz-sizsiz konuşan; “sus!” dendiği zaman da susmayan ve adına VİCDAN denilen mânevî varlığınızın doğrultusunda, hiç kimsenin bedava avukatlığını yapmayınız. Aksi halde; terör örgütünün finansörü olarak bu dâvâda sanık olan ve ne ile suçlandığını bilmeden hapishanede ölen Kuddûsi Okkır’ın ruhu, size azap verir.
Dindarlığınızla övünen ve dindarlığı referans kabul eden bir yapının mensubu bir kişisiniz. Haksız iftira ve isnadın, Allah indinde af edilmeyecek günahlardan olduğunu, herkesten fazla bilmeniz icap eder. Hak ve hakikati örtmenin, hatır için günah işlemenin münafıklık olduğunu da bilmeniz gerekir. Bu hususlarla ilgili olarak Hz. Peygamberimiz;
Bir kimse, bir kimseye haksız yere suç isnat etse ve o kişi gerçekte masum olsa; Ahret gününde Allah, o kişiyi, ispat ettirinceye kadar İRİN ÇAMURUNDA tutacaktır. Olmayan bir şey ispat edilemeyeceğine göre; o kişi, ebedî olarak irin çamurunda kalacaktır.” diye buyurmuşlardır. Bu sebeple, çok dikkatli olmak zorundasınız. Zîra;

Faziletli medeniyet, hakların muhafazasından ibarettir. Hak, hangi toplumda tecavüzden masun kalırsa; o toplum yükselir ve hakikî medeniyetin zirvesine çıkar; huzur, refah ve saadete kavuşur. Bu sebeple; kendinizi yoklamalısınız ve ne derecede hak gözettiğinizi sorgulamalısınız. Zîra; adâlet, her şeyde hakkı görmek ve aşk derecesinde tapmak demektir. Hz. Mevlâna ne güzel söylemiş:

“Dostum! Sen, düşünceden ibaretsin!

Geriye kalan, et ve kemiksin.


Gül düşünürsün, Gülistan olursun,


Diken düşünürsün, dikenlik olursun!”


Unutmayınız ve serlevha yapıp, başucunuza asınız. Hz. Peygamberimizin şu hadisini, daimâ hatırlayınız:


“ULEMANIZ (ilim adamlarınız), UMERANIZA (idare adamlarına) UŞAK olduğu zaman, yıkımı bekleyiniz.”


Yazınıza cevap verdim. Takat getirebilirseniz, tekzip ediniz. Ve unutmayınız: Bu ülkede, sizden başka isanlar da yaşamaktadır.


Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: