30 Mart 2009 Pazartesi

Ahkâm kesenler çoğalacaktır.

Sayın İsmet BERKAN
Radikal Gazetesi Yazarı 30 Mart 2009

Sayın BERKAN;

30 Mart 2009 tarihli ve “STALİNGRAD” başlığını taşıyan yazınızı okudum.

AKP’nin oy kaybedeceği kesindi Asıl konuşulması gereken husus, AKP’nin niçin hezimete uğramadığı ve niçin hâlâ birinci parti olduğudur. Sebebine gelince:

AKP, bu seçimlere, DEVLETİN GÜCÜNÜ, ELİNDEKİ BELEDİYELERİN VE BELEDİYE ŞİRKETLERİNİN bütün imkânlarını, ölçüsüzce, fütursuzca ve hatta kanunsuzca dâhil etmiştir. Kömür, erzak, para, alışveriş çeki, vs. dağıtarak seçim kazanmak, gerçek bir demokrasinin kurallarına uymadığı halde; anlı, şanlı medyamız, demokrasi sözcüğünü ağızlarından düşürmeyen aydınlarımız, her nedense, bu duruma sessiz kalmışlardır. Basit bir örnek:

Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, seçimlerden önce 200 bin aileye, 400 lira tutarında erzak paketi dağıttığını ve bu dağıtımın üç ayda bir yapılacağını basının ve televizyonların önünde resmen ilân etmiştir. Bu ihlâlin, en az 400 bin oyu etkileyeceğini, her nedense, kimse konuşmadı.

İstanbul Belediyesi de aynı şekilde davranmıştır. İstanbul Belediyesi’nin her gün 1 milyon adet bedava ekmek dağıttığı söylenmektedir. Kömür, erzak, para, alışveriş çeki dağıtımı da, hepimizin gözleri önünde yapılmıştır.

Bunun yanında, Sayıştay denetimi dışında tutulan Belediye Şirketleri de, alabildiğine seçim faaliyetlerine katılmışlar ve AKP’nin seçim finansmanına yardımcı olmuşlardır.

İstanbul Belediyesi’nin bu faaliyetleri, acaba, kaç yüz bin oya denktir?

Sosyal yardım adı altındaki bu faaliyetlerin bir kuralı da yoktur. Hazine’ye yüklü miktarlarda borçlu olan bu belediyeler, sosyal yardımları dahî, siyasî amaçlı olarak kullanmışlardır. Yani; sosyal yardımları devletin elinden alarak, siyasî hedefleri doğrultusunda yönlendirmişlerdir.

Şimdi; muhalefetin durumuna gelelim:

2002 seçimlerinden sonra hemen, hemen herkes, DENİZ BAYKAL’LA, dolayısı ile CHP ile uğraşmıştır. İktidarın olumsuz ve keyfî uygulamaları eleştirileceğine; devamlı surette Deniz Baykal eleştirilerek, “Bu iş, Deniz Baykal’la olmuyor” sözleriyle, âdetâ bir ALTERNATİFSİZLİK yaratılmış ve halkın zihnine kazınmıştır.

Ülkenin ve milletin geleceği ile ilgilenmeyen veya yeterli seviyede ilgilenemeyen ve içinde bulunduğu ekonomik güçlükler sebebiyle günlük yaşayan geniş halk kitleleri, yaratılan bu olumsuzluklar karşısında şaşkına dönmüştür ve iradesini kullanırken, demokrasinin gerçek değerlerini hatırlatan, aydınlatan ve yönlendiren olmadığı için, tereddüde düşmüştür. Açık ifadeyle, hale razı olarak, verilenle yetinmiştir.

Aslında; bir milletin, bir ülkenin geleceği, hedefleri, hiçbir zaman geniş halk kitlelerinin gündeminde yer alamamıştır. Gelişmiş Batı ülkelerinde de bu, böyledir. Bu hususlar, siyaset ve devlet adamlarının, basının ve aydınların gündeminde bulunur. Geniş halk kitleleri işleriyle, güçleriyle ve maişetleriyle ilgilenirler. Tabiatıyla geniş halk kitleleri bilgilendirildikleri, aydınlatıldıkları ve doğru istikamette yönlendirildikleri takdirde doğru kararlar verirler. Aksi halde; DEMOKRASİNİN, OTOKRASİYE dönüşmesi ve İSTİKRARSIZLIK kaynağı olması kaçınılmazdır.

Bu sebepten dolayı gelişmiş Batı ülkelerinde BASIN, dördüncü kuvvet olarak tanımlanmıştır. Zira; gerçek anlamda görev yapan bir BASIN, gerçek bir demokrasinin hem TEMİNATIDIR ve hem de VAROLUŞ sebebidir.

Şimdi; başta siz olmak üzere bütün basın mensupları, aydınlar ve siyasetçiler, öz eleştiri yaparak, kendi kendilerine, yükümlü oldukları görevlerini yerine getirip, getirmediklerini sormalıdırlar. Bunu yaptıktan ve düzgün cevabını aldıktan sonra seçim sonuçlarını analize kalkışmalıdırlar. Aksi halde; hem kendilerini ve hem de halk kitlelerini yanıltmış ve yanlış yönlendirmiş olurlar.

Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: