Sayın Mehmet Ali BİRAND
Posta Gazetesi Yazarı
İstanbul 3 Eylül 2009
Sayın BİRAND;
1 Eylül 2009 tarihli ve “Erdoğan Pandora kutusunu açtı, artık kapanmaz.”,
2 Eylül 2009 tarihli ve “Şimdi, Ermeni açılımı gündemde”,
3 Eylül 2009 tarihli ve “Bu açılımlardan hiçbir şey kaybetmeyiz.” Başlıklarını taşıyan yazılarınız okudum.
Kendi değerlendirmelerinize ve belki de başkalarının telkinlerine göre “Belirli istikamette kamuoyu oluşturmak “ için, herkesi aptal yerine koyarak, bir bilge kişi üslûbu ile birtakım nazariyeler sıralamışsınız.
Bu tavrınız ve gayretiniz, ülke meselelerini yakından ve dikkatli biçimde izleyenler için sürpriz değildir. Zîra; 25 yıldan beri ERMENİ ve KÜRT sorunları hakkında yazdıklarınız bilinmektedir. Hattâ, bu konuları ısrarlı bir şekilde ilk defa kamuoyu gündemine taşıyan gayretkeş kişiliğiniz de bilinmektedir. Gerçek hedefinizin ne olduğunu da, ancak ve ancak kendiniz bilmektesiniz. Benim görüş ve tahminim ise; bu gayret ve faaliyetlerinizin vatanî bir gerekçeye ve hizmet arzusuna dayanmadığı istikametindedir. Aksi düşünülseydi; sorunsuz veya en azından kendi iç meselelerinde sorunsuz bir ülkede, halen ve gelecekte başımıza dert açan ve açacak sorunları yaratmak için bu denli ve acımasız bir gayretin içinde olmazdınız.
Gerçek bellidir ve bilinmektedir:
Kürt ve Ermeni sorunları, bizim dışımızda ve bölgenin büyük oyuncusu ABD’nin, kendi hedef, çıkar ve projesi doğrultusunda yarattığı sorunlarıdır. Açık veya gizli tehditlerle her türlü ayrılıkçı hareketleri destekleyerek, bir biriyle kavga eden bir toplum yapısı oluşturmak için her çareye başvuran; kendi istihbarat elemanlarıyla birlikte, kendisine tâbî bedbahtları bulmakta zorlanmayan ABD, adım, adım hedefine ulaşmaktadır. Başkan Barack Obama, Türkiye’yi ziyaretinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmasında, anlayışı en kıt olanların dahî anlayacağı bir şekilde gerçek hedefini ifade etmiş ve alkışlanmıştır.
Herkesin bildiği ve gördüğü bu gerçeği, bilmemeniz ve görmemeniz düşünülebilir mi?
Bu şartlar altında ne yapmak istediğiniz ve kime hizmet ettiğiniz merak edilmez mi?
3 Eylül 2009 tarihli yazınızın son bölümü düşündürücüdür ve izaha muhtaçtır. İşte söyledikleriniz:
“Yukarıda değindiğim riskler, bu süreci durdurmak için yeterli gerekçe sayılamazlar. Gayet tabii iniş çıkışlar yaşanacak, anlaşmazlıklar olacak, süreç kesilecek ve ardından yeniden başlayacak. Engellemek veya tümüyle durdurmak isteyenler çıkacak. Ancak göreceksiniz, pandora kutusu bir defa açıldı mı kolay, kolay kapatılamayacak.
Belki kısa, belki uzun sürecek...
Belki kanlı, belki kansız olacak... Ancak sonunda olacak.”
Sayın BİRAND;
Türkiye, kimin veya kimler için riske girecektir? Yaşanacak iniş ve çıkışlar, anlaşmazlıklar hangi istikamette yaşanacaktır? Süreç, nasıl kesilecek ve kimlerin istekleri doğrultusunda yeniden başlayacaktır?
Süreci engellemek veya tümüyle durdurmak isteyenler, hangi kesimden çıkacaktır? Kolay, kolay kapatılmayacak pandora kutusunda neler vardır?
Kısa veya uzun sürede neler olacaktır? Kanlı veya kansız olacak olan nedir? Türkiye, bir iç savaşa mı sürüklenecektir?
“Sonunda olacak.” dediğiniz hususun ne olduğunu daha açık bir şekilde söyleyemez misiniz? Türkiye PKK adı verilen terör örgütüne ve Ermeni isteklerine teslim mi olacaktır?
En önemlisi: “Sonunda olacak” dediğiniz oluşumlar meydana geldiği zaman; acaba, siz nerede bulunacaksınız? Vatandaşı olduğunuz BELÇİKA’YA mı göçeceksiniz?
Biliyorum: Belki cevap vermeyeceksiniz veya “Yorum farkımız var.” diyerek, basit bir cevap vereceksiniz. Bu, gerçekleri örtmenize yeterli olacak mıdır?
Daha ne zamana kadar başkalarına hizmet etmeyi görev ve gaye edineceksiniz? Bu ülkeye ve bu yüce millete hiç mi borcunuz yoktur? Yanlış istikamette kamuoyu oluşturmak için gösterdiğiniz gayreti, düzgün istikamette bir kamuoyu oluşturmak için gösterseniz; kendiniz için, ülke için ve yüce milletimiz için daha hayırlı olmaz mı?
Yazdığınız sürece tepki göreceğiniz gayet tabiidir. Zîra; bu ülkenin teslimiyetçi insanları olduğu gibi, ülkesini, milletini ve gelecek nesillerin istikballerini düşünen insanları da vardır. Müstevlilerin emellerine hizmet edenleri olduğu gibi, millî hedeflerin takipçisi insanları da vardır.
Hatırlatmak için bu mektubumu yazdım.
Saygılarımla.
Ecz. Hüsnü Akıncı
3 Eylül 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder