25 Eylül 2009 Cuma

Herkes görevini yapmalıdır.

Sayın Cengiz ÇANDAR

Referans Gazetesi Yazarı

İstanbul. 25 Eylül 2009





Sayın ÇANDAR;
25 Eylül 2009 tarihi ve “Açılım’ın Neresindeyiz?” başlığını taşıyan yazınızı okudum.
Yalçın Doğan’ın, CHP ve MHP Grup Başkan Vekillerinin açıklamalarına yer vererek, yazınızın son bölümünde şu ifadeleri kullanmışsınız:
“Bunlara itiraz etmek imkânsızdır. Kâğıt üzerinde gayet mantıklı gözüken öneriler bunlar.

Ama bu “tek taraflı” adımların karşılığında, bu adımları atmayı kolaylaştırıcı ya da en azından PKK’yı etkilediği “tabanından” soyutlayacak ve “karşı taraf”tan gelecek “tek taraflı” adımlar ne olacaktır? Unutmayalım ki, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde “Kürt Dili ve Edebiyatı Kürsüsü”nün kurulmasının –Kürt kimliğine ilişkin en asgarî bir adımın- bile YÖK tarafından bloke edildiği, bir röportajda “babam Kürt” dedi diye Hülya Avşar hakkında savcıların harekete geçtiği bir ortamdayız.

Genelkurmay Başkanı, “dil” konusuna değinirken, “Türkçe’nin yeterince öğretilememiş olmasını” öne çıkarıyor. PKK’nın dağdan indirilmesi konusuna ilişkin olarak ise TCK’nın 221. Maddesi üzerinde duruyor. Bu madde kapsamında başvuranlardan –yani PKK’lılardan- 870 kişiden 638’inin serbest bırakıldığını hatırlatıyor.

DTP’den ise söz eden yok, olsa da PKK’nın dönüşeceği bir “legal kulvar” vurgusu gibi sunulmuyor; tam tersine ağır eleştirilerin odağına yerleştiriliyor.

Bu bakış açısı ile “Açılım”ın hedefine ulaşması konusunda başka “iyimser gerekçeler” aramamız ve bulmamız gerekmiyor mu?”
MERAK EDİLİR:

Açılımın hedefine ulaşması konusunda, aranması ve bulunması gereken hususlar nelerdir?

Tek taraflı adımlardan kastınız nedir?

Kürtçe’nin resmî dil ve eğitim dili olmasını mı arzu ediyorsunuz?

DTP, PKK’nın legal görüntüdeki uzantısı olduğu gerçeğini, kabul etmiyor musunuz?

DTP, legal görüntü altında PKK’nın ve Abdullah Öcalan’ın sözcülüğünü yapmıyor mu?

DTP, istese de PKK’nın bir terör örgütü olduğunu söyleyebilir mi?

PKK’nın gerçek hedefi, başkalarından aldığı güç ve destekle, ayrılıkçılık değil midir?

PKK’yı silâhlandıran, donatan ve eğiten, ABD, İNGİLTERE VE İSRAİL değil midir?

Sayın ÇANDAR;

Hülya Avşar hakkında savcılık tarafından başlatılan soruşturmayı, hislere hitap ederek saptırmaya çalışmayınız. Zira; yıllardan beri, Kürt sorunu konusunda o kadar çok beyin yıkayıcı ve ayrılıkçılığı tahrik edici yazılar yazdınız ki; hakkınızda herhangi bir soruşturmanın açılmamış olması, his istismarına yönelik ifadelerinizi etkisiz kılar.
Basını dikkatli izleyenler, şu gerçeği görürler:

Başta siz olmak üzere bazı yazarlar, bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, bazı bilim adamları, bazı siyasetçiler ve yerden pıtrak biter gibi oluşturulan yabancı destekli oluşumların sözcüleri; alabildiğine ayrılıkçı hareketleri desteklemektedirler ve adetâ, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne meydan okuyarak, üniter yapımızın bozulması ve zıtlaşan halk kitlelerinin meydana gelmesi için olanca güçleri ile çalışmaktadırlar.

Buna örnek olarak, Güneri Civaoğlu’nun 19 Eylül 2009 tarihli yazısını göstermek istiyorum. Güneri Civaoğlu, söz konusu yazısında şu ifadeleri kullanmıştır:


“ DUYARLI bir soru: “PKK, Güneydoğu’da yol yapan müteahhitlerin, 10 iş makinesini ateşe veriyor.

Yöredeki Kürt kökenli yurttaşların kullanacağı bu yolu engellemekle PKK, çelişkiye düşmüş olmuyor mu?”

Bu soruyu Başbakan Erdoğan, partisinin il başkanlarıyla yapılan toplantıda yöneltti.

Gerçekten...

“Hem, bölgenin ve insanlarının ihmal edilerek geri bırakıldıkları iddiasını örgütün varoluş nedeni olarak açıklayacaksın, hem de, bölgeye ve bölge insanlarına götürülen hizmetleri sabote edeceksin... Bu, bir çelişki değil de nedir?”

Devlet gelenekleri ve hukuk kuralları ötesinde bu örnek bile “açılım”da DTP’nin, “PKK’yı yok sayamazsınız. Taraflardan biridir” söyleminin, hiç de gerçekçi olmadığını ortaya koyuyor.

Kürt kökenlilerin yaşadığı köyleri, mezraları bas, evlere gir; “Biz çamurlu su içerken, siz buzdolabından su içeceksiniz öyle mi!” diye kalaşnikoflarla buzdolaplarını tara.

Kürt köylerindeki okullarda ders veren öğretmenleri öldür. Sonra, cahil bırakıldıklarını iddia et.

Var olan hastanelerdeki doktorları tehdit et. Kaçmaya zorla. Estirdiği terör ve güvensizlik rüzgârı sonucu bölgeye sermaye girmesini, yatırım yapılmasını önle. İşsiz gençlik sloganını kullan.

Ve bir dizi çelişki daha...

Bütün bunlar, yöredeki Kürt yurttaşlar tarafından hiç görülmüyor sanılmasın.

Başbakan Erdoğan, kamuoyu araştırma şirketlerine yaptırdıkları araştırmalara göre, “DTP’ye bile verilen oyların yarısından fazlasının, zorlama sonucu olduğunu” söyledi.

Özellikle kırsalda, PKK’nın tehdidi daha etkili oluyor.

“Bu köyden başka bir partiye tek oy çıkmayacak, yoksa yakarız” zorbalığı bilinmeyen şey değil.

Yüzde 6 oyun yarısından hayli fazlası için bu bulgular, bir kenara not edilmeli.

Başlığı “Ben ne söylirem, sazım ne çalar...”


Size ve sizin gibi düşünenlere ve de, alabildiğine bölücülüğü ve ayrılıkçığı savunanlara sormak lâzımdır:


GÜNERİ CİVAOĞLU, HAKSIZ MIDIR?

SİZ VE SİZİN GİBİ DÜŞÜNENLERİ, HANGİ TERAZİDE TARTALIM?


Soruyorum ve cevabınız bekliyorum:

DİYARBAKIR’IN ÇIKARDIĞI MİLLETVEKİLİ SAYISI 10’DUR. ACABA BUGÜN, MECLİS’TE KAÇ ADET DİYARBAKIR’LI MİLLETVEKİLİ VARDIR? (Bildiğim kadarıyla Meclis’te, 25 Diyarbakır’lı Milletvekili mevcuttur.)



Kürt meselesini, uzun yıllardan beri kaşıdığınız için, Kürt açılımı konusunda, bu sorunun düzgün cevabını vererek yorum yapmalısınız.



Saygılarımla.


Ecz. Hüsnü Akıncı.

Hiç yorum yok: