8 Kasım 2009 Pazar

Siyasî Propagandaya dayalı bir program.

Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN
Politik Açılım Programı
TRT-1 Televizyonu 8 Kasım 2009


Sayın Başbakan'a arz:



1- Türkiye, 29 yıldan beri halkı dışlayarak ikinci seçmen konumuna düşüren ve siyasî, parti liderlerini "Seçilmiş Diktatörler" konumuna getiren göstermelik ve azıcık bir demokrasi ile idare edilmektedir.


Siyasî Partiler ve Seçim Kanunlarını değiştirerek, Türkiye'yi tam anlamıyla HÜR ve DEMOKRAT bir ülke haline getirmeyi düşünüyor musunuz?


2- Türkiye, 29 yıldan beri Kur-Faiz makasında şekillendirilen, üretimi dışlayan ve rantları yükselten yanlış ekonomi ve para politikaları ile idare edilmektedir. 7 yıllık iktidarınız da, bu modeli benimsemiş ve bu yanlış modeli doğru kabul etmiştir.


Bu yanlış ekonomi ve para politikalarını değiştirerek ÜRETKEN bir ekonomi modeline geçmeyi düşünüyor musunuz?


3- Halkın yaklaşık yüzde 10'luk bir kesimi hariç, büyük bir kesimi zordadır, fukaralık yaygınlaşmıştır ve borca batmıştır. Finans ve bankacılık kesimi dışındaki kesimler zordadır, tarım ve hayvancılık çökmüştür. İşsizlik ürkütücü boyutlara ulaşmış ve işi olanlar, emekli, dul ve yetimler, aldıkları ücretlerle geçinemez duruma düşmüşlerdir. Marketlerin rafları yabancı ürünlerle doludur.


Bu kötü durumu nasıl düzelteceksiniz ve halkın satınalma gücünü hangi modelle ve nasıl düzelteceksiniz?


4- Başta bankacılık ve finans kesimi olmak üzere önemli iktisadî değerlerimiz ve altyapı tesislerimiz yabancıların eline geçmiştir ve hatta perakende ticaretimiz dahî yabancıların elindedir. 7 yıl zarfında yabancıların kâr transferleri 35 milyar dolara ulaşmıştır ve bu transferler giderek artacaktır. Bu, Türkiye'nin geleceği için büyük bir yüktür.


Bu duruma son vermek için Türkiye'yi, topyekün bir kalkınmaya götürebilecek bir modeli ne zaman ve nasıl hayata geçireceksiniz?


5- Bütçemiz, dış ticaretimiz ve ödemeler dengemiz büyük açıklar vermektedir. Bu açıklar, yeniden borçlanarak kapatılmaktadır. Faiz ödemeleri ise, başlı başına büyük bir dert haline gelmiştir. 2010 yılı bütçesinde öngörülen faiz ödemeleri 57 milyar Tl, Personel giderleri, 60 milyar Tl. ve bütçe açığı 50 milyar Tl olarak öngörülmüştür.


Böyle bir bütçe ile Türkiye'yi düze çıkarmak, halkı rahatlatmak ve refaha ulaştırmak mümkün olabilir mi?


6- Türkiye, sıcak para hareketlerinin esiri olmuştur. Dışarıdan para gelmediği takdirde bütün dengelerin bozulacağı, Türkiye'nin zora gireceği kesindir. Dışarıdan gelen her kaynak da, varlığımızdan önemli bir bölümü koparmaktadır. Taviz vermeden bu durumu sürdürmek de mümkün değildir. Bu tehlikeyi VI. Murat, "Yardım almaya alışanlar, zamanla buyruk almaya da alışırlar." sözüyle belirtmiştir.


Bu gerçeğin ışığında düşünülecek olunursa; Türkiye'nin dış ve iç siyasetinde yabancıların etkisinin olacağı ve yabancılara taviz verileceği muhakkaktır. Henüz daha mahiyeti ve nelerin yapılacağı kamuoyunca iyi bilinmeyen önceleri "Kürt açılımı", sonra "Demokratik açılım" ve şimdi de " Millî birlik projesi" adı verilen açılımda, yabancıların ve bilhassa Amerika'nın etkisi var mıdır ve etki etmeye çalışanlar, neler istemektedirler?


7- Halk, adâletsiz olan dolaylı vergilerin altında ezilmektedir ve âdil bir vergi sistemi oluşturulamamıştır. Endirekt üretim vasıtası olan enerji ve akaryakıt üzerinden alınan çok yüksek oranlı vergiler, üretim faaliyetlerini, istihdama yönelik yatırımları engellemiş veya çok azaltmıştır. Bu sebeple de Türkiye, ithal cenneti bir ülke haline gelmiştir. Üretebileceği hammadde ve ara mallarını da ithal ederek dış ülkelere katma değer transfer etmektedir.


Vergi adâletsizliğini ortadan kaldırmayı düşünüyor musunuz? Enerji ve akaryakıt üzerinden alınan yüksek oranlı vergilerin, reel ekonomiyi tıkadığı gerçeğini kabulleniyor musunuz?


Saygılarımla.


Ecz. Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: