Sayın Cengiz ÇANDAR
Referans, Radikal, Hürriyet Gazetesi Yazarı
İstanbul 20 Kasım 2009
Sayın ÇANDAR;
20 Kasım 2009 tarihli ve “Cuntalar, ortaya saçılıyor; Devlet, kabuk değiştiriyor” başlığını taşıyan yazınızı okudum. Yazınız; yıllardan beri yaptığınız gibi yalan, iftira ve kugulara dayalı bir görev yazısıdır.
Başkalarının, kendi hedef, çıkar ve projeleri doğrultusunda yarattıkları Kürt ve Ermeni konularını kaşıyan ve olayları saptıran ve gerçek hedeflerini gizleyen bu yazılarınızın asıl amacının; her halde, Türk Silâhlı Kuvvetleri’ni yıpratmak ve tahrik etmek olduğunu anlamamamız için aptal, geri zekâlı ve hiçbir şeye aklı ermeyen kişiler olduğumuzu zannetmiyorsunuzdur.
1960 yıllardan itibaren her türlü illegal olayların içinde yer alan ve devleti, sokağa mağlûp ettirmek için darbe ortamı hazırlayanlarla birlikte hareket eden siz; acaba, ne zamandan beri demokrat kisvesi giydiniz?
Dilinizden düşürmediğiniz “Cuntalar” ifadesini kullanırken; bir gölge avına çıktığınızı bilmeyecek, anlamayacak ve gerçekleri göremeyecek kadar bilgisiz, beceriksiz ve yaptığı işi bilmeyen bir kişi olamayacağınıza göre; ortalığa bir darbe öcüsü salarak, toplumu aldatmak isteyişinizin gerçek amacı nedir?
Dünyanın her tarafını dolaşabilecek kadar imkânlara sahip olan siz; devletin en önemli kurumu olan Türk Silâhlı Kuvvetleri’ni hedef seçerken; esas maksadınız nedir ve bu gayreti, kimlerin hesabına sürdürmektesiniz? Acaba, bizlerin bilmediği bir misyonunuz mu vardır?
1983 yılından beri askerler kışlasındadır ve ülkeyi sivil iktidarlar yönetmektedir. Askerlerin bir darbe yapmak gibi bir niyetlerinin olmadığını gayet iyi bildiğiniz halde; etrafa, devamlı olarak bir darbe korkusu salmak isteyişinizin gerçek amacı nedir? Acaba, bir darbenin yapılmasını ABD, İngiltere ve İsrail mi istemektedir? Bu ülkeler, bir darbe vukuunda iç çatışmaların çıkacağını ve Türkiye’nin bölüneceğini mi, hesap etmektedirler?
Yılardan beri (26 yıl) ülkeyi idare eden siyasî iktidarların DEVLETİ, bir PARTİ DEVLETİ haline getirdikleri iyi bilinirken; bu konuya hiç temas etmeyen ve gerekli uyarıyı yapmayan sizin demokratlığınıza inanacağımızı mı zannediyorsunuz? Aslında; Hasan Cemâl’in yazdığı “Kimse kızmasın, kendimi yazdım” kitabı ortadayken, sizlerin yargılanması gerekir. O kitapta, meşru bir siyasî iktidarı devirmek ve darbe ortamı hazırlamak için neler yaptığınız, gayet açık olarak anlatılmıştır. Öyle zannediyorum ki; hakkınızda suç duyurusu yapanlar, rahatlıkla sizleri mahkûm ettirirler. Zira; bu gibi suçlarda, zaman aşımı yoktur. Umarım ki; birileri, bu konuya eğilir ve hakkınızda suç duyurusu yapar.
Sayın ÇANDAR;
Aklınızı, başınıza toplayınız ve başkalarından sağladığınız güç ve imkânlarla bu yüce milleti huzursuz edip, ülkeyi zora sokmayınız. Gerçek demokrasi ölçülerine uymayan göstermelik demokratlığınızla ahkâm keserek, esasen geçim gailesiyle boğuşan ve borç altında inleyen masum halkın kaderiyle oynamayınız. Ve biliniz ki; bu ülke ve bu millet, sahipsiz değildir ve bir gün, olayların gerçek yüzünü öğrenecek ve sizleri, vicdanlarda mahkûm edecektir. Öyle bir an gelecektir ki; yaratarak yaymaya çalıştığınız öcülerden korkar hale geleceksiniz. Çıktığınız gölge avının size bir fayda vermeyeceğini, net bir şekilde anlayacaksınız. Üstelik; çıkacağınız Ahret İstasyonu’nun ilk durağı olan, iki metre uzunluğundaki, bir metre genişliğindeki ve bir metre derinliğindeki kabre tevdi edilirken, bu millete ve bu ülkeye zarar verdiğiniz için çok azap çekeceksiniz ve öbür âleme mahrum olarak göçeceksiniz. Zira; hayat, ilerde hesabı sorulmak üzere, Allah tarafından insanlara verilen ödünç bir sermayedir.
Bu mektubumun sizi sinirlendireceğini gayet iyi biliyorum. Hiç sinirlenmeyiniz. Nasıl elde ettiğiniz bilinmeyen köşenizden, milyonları zehirleyen yazıları yazmanızın cevapsız kalmaması, gerçek demokrasinin icabıdır.
Yazdıklarıma itirazınız olacaksa; sizinle her yerde, her vasıtada ve her zaman tartışmaya hazırım. Elinizde televizyon da vardır. Beni, programınıza davet edebilirsiniz. Tabii, samimiyetiniz ve cesaretiniz varsa.
İçimden gelmiyor; ama, mektup sonlarında adet olduğu için nezaketen saygılarımı sunarım.
Ecz. Hüsnü Akıncı
20 Kasım 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder