1 Ağustos 2009 Cumartesi

Gerçekler unutulmamalıdır.

Sayın Necati Doğru
Vatan Gazetesi Yazarı 31 Mart 2008

Sayın Doğru;

31 Mart 2008 tarihli ve "Duygular Betonlaştı" başlığını taşıyan yazınızı okudum.

İstihdam yaratıcı yatırımlar gerçekleştirilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kuruluşlarının açığını, hiçbir tedbir ve proje üretme kapatamaz. Bu gerçeği görmezden gelen akıllı zannedilen yetkililer, "İki Çalışana bir emekli" aldatmacasıyla, sistemi, daha da tıkayıcı ve çöktürücü çarelere başvurmaktadırlar. Hiç kimse de onlara, "Niçin bir emekliye beş çalışan olacak şekilde bir ekonomi modeline geçilmiyor?" sorusunu sormuyor.

Şimdi, hiç konuşulmayan bir konuyu dikkatlerinize sunuyorum:

Ülkemizde faaliyet gösteren yabancılara ait şirketlerin 2007 yılındaki kar transferleri, 2,5 milyar dolara ulaşmıştır. Bu rakam 2002 yılında 69 milyon dolardı.

Şişe-Cam Sanayii'nin birkaç ay evvel Bursa Yenişehir'de açılan fabrikasının töreninde yetkili kişi şu bilgileri verdi:

Şişe-Cam Sanayii'nde 17 bin kişi çalışıyormuş ve aylık personel gideri 40 milyon dolarmış.Tabii bu personel giderinin yüzde 45'i devletin payıdır (İşçi vergisi ve SSK primleri). 17 bin personelin gideri, devletin payı dâhil, 480 milyon dolardır.

Şimdi dikkat ediniz:

Yabancıların kâr olarak transfer ettiği 2,5 milyar dolar, Şişe-Cam Sanayii şartlarında çalışan veya çalıştırılacak 88 bin 400 kişinin bir yıllık ücretine denktir ve bunun en az yüzde 45'i devletin payıdır. Bunun anlamı açıktır:

Hiç gereği yokken yabancılara ikram ettiğimiz şirketlerin yaratacağı katma değeri, dış ülkelere transfer etmişiz. Ki; bu rakamlar, önümüzdeki yıllarda 10 milyar dolarlara ulaşacaktır.

Çok dikkat çekici ve herkesin anlayacağı basit bir örnek daha vereyim:

Özelleştirilen TÜPRAŞ, 2006 yılının kârından ortaklarına 2007 yılında 680 milyon YTL. kâr payı dağıtmıştır. Yaklaşık, 560 milyon dolar.

TÜPRAŞ'ın yüzde 55'i KOÇ-SHELL ortaklığının, yüzde 15'i Sami Offer'in, yüzde 30'u da Borsa'da işlem görmektedir ve bu hisselerin kimin elinde olduğu bilinmemektedir. Bilinene göre hesap yapalım:

KOÇ-SHELL ve Sami OFFER'in aldığı kâr payı, 390 milyon dolardır. Yani; Şişe-Cam sanayii şartlarında çalışan 12 bin 100 kişinin devlet payı dâhil, bir yıllık ücreti karşılığı kadardır.

Sami Offer'in Tüpraş'tan aldığı kâr payı, 56 milyon dolardır. Bu da, Şişe-Cam sanayii şartlarında çalışan 2 bin 100 kişinin, devletin payı dâhil, bir yıllık ücreti karşılığı kadardır.

Ayrıca; Tüpraş, özelleştirildiği zaman borçsuz bir şirketti ve stokları hariç kasasında 70 milyon dolar nakit parası vardı. Bugün, TÜPRAŞ'ın 2,5 milyar dolar açık pozisyonunun olduğunu gazeteler yazdı. Yani; TÜPRAŞ borçlanmış! Bu borç da, Tüpraş’ı alanlar, alırken kullandıkları kredileri, sonradan TÜPRAŞA'a borç kaydetmişlerdir. Daha da bitmedi: Özelleştikten sonra TÜPRAŞ, işçi çıkardı. Ödenen faizler sebebiyle de devletin vergi kaybı vardır.

Sayın Doğru;

Haraç-mezat ve IMF ve Dünya Bankası'nın direktifleri ve baskıları doğrultusunda özelleştirilen kuruluşlarımızın ekonomimize verdikleri zararları hesap edecek olursak; Sosyal Güvenlik Kuruluşlarını değil; Türkiye'yi, nasıl kurtaracağımızın hesaplarını yapmamız gerekecektir. Finansbank'ın satışından sonra Yunan şirketinin 2007 yılı sonu itibarıyla sağladığı kâr, 380 milyon avro'dur. Yaklaşık 760 milyon dolardır.

Düşünüp, kendinize sorunuz:

Hangi proje ve kimler, Sosyal Güvenlik Kuruluşları'nı kurtarabilir?

Hiç konuşulmadığı için dikkatinizi çekmek istiyorum:

Zaman, zaman İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, vermiş olduğu demeçlerinde ve yaptığı konuşmalarında, Türkiye'nin gelecekte karşılaşacağı büyük tehlikeleri, gayet ustaca ve diplomatik üslûpla duyurmaya çalışıyor. Hiç kimse de merak edip, Özince'nin ne demek istediğini irdelemiyor ve merak etmiyor.

Gafletin bu kadarı olur mu?

Şimdilik, bu kadar!

Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: