12 Ağustos 2009 Çarşamba

Mucize kişiler ve akıl.

Sayın Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU
Dışişleri Bakanı
Ankara 12 Ağustos 2009



Sayın BAKAN;

Televizyon programlarındaki açıklamalarınızı ve gazetelerde yayımlanan demeçlerinizi dikkatle izliyorum.
Bazı televizyonlarda hakkınızda yapılan ve sizi, âdetâ bir “MUCİZE KİŞİYMİŞSİNİZ” gibi takdim eden yorumları da dikkatle izliyorum.

Türkiye’de ve dünyada meydana gelen olayları dikkatli ve yakından izleyen bir vatandaş olarak, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın medyatik görüntü ve yorumlarla kamuoyu huzuruna sık, sık çıkmasını, kesinlik kazanmamış konularda açıklamalar yapmasını ve yorumlarda bulunmasını uygun bulmamaktayım. Sebebine gelince:

1-Bir ülkenin dış politikasını, bulunduğu coğrafyası belirler. Türkiye’nin dünya coğrafyasında çok önemli bir konumu vardır. Türkiye, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar olmak üzere tabir caizse her biri, birer volkan olan üç önemli arazi parçasının ortasında bulunmaktadır. Bu sebeple iç ve dış husumetlere maruz kalacağı gayet tabiidir.

Bu önemli bölgede, Türkiye’nin hedefleri olduğu gibi; komşularımızın ve dünyanın etkili ülkelerinin de hedefleri, projeleri ve çıkarları vardır.

2-Ülkeler arasında ebedi dostluklar veya ebedi düşmanlıklar söz konusu olamaz. Çıkarlar ve hedefler örtüştüğü zaman dostluklar, çıkarlar ve hedefler zıtlaştığı zaman düşmanlıklar kurulur. Bu dostluklar ve düşmanlıklar üzerinde, diğer ülkelerin etkilerinin olması da, dünya siyasî tarihinin icabıdır. Bu sebeple; verilen demeçler, yapılan anlaşmalar, ortaya konan tavırlar; bir ülkeyi memnun ederken, diğer ülkeleri gücendirir veya düşmanlıklarına sebep olabilir.

3-Ülkelerin dış siyasî meseleleri, diplomatları vasıtası ile yürütülür. Diplomatların faaliyetleri de, her ülkenin dışişleri bakanlıkları tarafından plânlanarak düzenlenir. Bu bakımdan; diplomatlar, kendi ülkelerinin çıkarları doğrultusunda yalan söyleyebilirler, aldatabilirler ve sözlerinde durmayabilirler. İnsan karakterinin süflî yönlerinin göstergesi olan bu sıfatlar, diplomatlar için tanınan bir ayrıcalıktır ve hatta şeref kabul edilir.

4-Bu sebepten dolayı, bir ülkenin dış siyasetini yürüten ve dış siyasetinden sorumlu olan kişiler; ülkelerinin çıkar, hedef ve projelerinin gerçekleşmesi için ölçülü hareket etmek ve “Her sözün bir makamı ve her makamın bir sözü vardır.” gerçeğine uymak zorundadırlar.

Bu gerçekleri, bütün diplomatlara ve hatta herkese ders verecek şekilde en güzel, günün Fransız Devlet Başkanı DE GAULLE, şu veciz sözleri ile ifade etmiştir:

“Fransa’nın dış meseleleriyle ilgili olarak beyanat vereceğim zaman günlerce düşünürüm, düşündüklerimi not ederim. Bu notları, işin uzmanlarına vererek, yazılı metin haline getiririm. Konuşacağım zaman da, asla ve asla, o yazılı metnin dışına çıkmam.”

Bu gerçekler tahtında düşünülecek ve ders çıkarılacak olunursa; çok gezmenin, diplomatik teamüllere aykırı olarak ilgili, ilgisiz birçok kişi ile görüşmenin, hazırlıksız ve ayaküstü demeçler vermenin, dış siyasetin yürütülmesine ve meselelerin çözümüne bir faydası olmayacağı anlaşılır. Ve hattâ; böyle davranışların, ülkelerin dış siyasetlerini tıkadığı, meselelerin çözümlerini zorlaştırdığı, dünya siyasetinde sık görülen bir gerçektir.

Maksadımı, şu basit örnekle anlatmak istiyorum:

Dün verdiğiniz demecinizde, Irak’a sınırsız ticaret teklifinde bulunduğunuzu belirttiniz.

Görünüşteki muhatabınız, Irak Hükümeti’dir. Ancak; ABD, İNGİLTERE ve İSRAİL’in kuklası konumundaki Irak Hükümeti, bu teklifinize, kendi iradesi ile müspet veya menfî doğrultuda bir karar verebilir mi?

Irak’ın toprak bütünlüğü dahî, henüz daha açıklık kazanmamış ve ABD, Irak’ı bölme plânından vaz geçmemiştir. Bu gerçek karşısında asıl muhatabınız ABD, İNGİLTERE ve İSRAİL değil midir?

Bu gerçek bilinirken ve Batı ülkeleri tarafından kabul edilmişken; sizin kişisel bilgi, beceri ve gayretiniz bir netice verebilir mi?

İşte bu sebeplerden dolayı, sık, sık televizyonlara çıkmanızı ve ayaküstü demeçler vermenizi uygun bulmadım ve demokratik haklarımı kullanarak, duygu, düşünce ve görüşlerimi arz etmek için bu mektubumu yazdım. Zira; bazı kişi ve odakların “Mucize Kişi” olarak ilân ettiği kişilerle, Türkiye’nin dış siyaset hedefleri gerçekleştirilemez. Hedefler; DEVLETİN, ana KAİDELERE ve ana BELGELERE göre işletilmesiyle gerçekleştirilir.

Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı

0216-4181726

Hiç yorum yok: