Sayın Cengiz ÇANDAR
Referans Gazetesi Yazarı
İstanbul 12 Aralık 2009
Sayın ÇANDAR;
12 Aralık 2009 tarihli ve “PKK provokasyonlarına yüksek sesle karşı koymak” başlığını taşıyan yazınızı okudum.
Fikren 3-5 paragrafa sığabilecek bir konuyu, anlamsız ve tutarsız yorumlarla bir romana dönüştürmüşsünüz.
Aynı görüşleri paylaştığınız ve aynı misyona hizmet ettiğiniz ve Stockholm’da yaşayan Kemâl Burkay’ın açıklamalarına yer vererek, sözüm ona, herkese akıl vermeye ve yol göstermeye çalışmışsınız.
Taraftar ve destek sağlamak için de; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına yer vererek, AÇILIMIN engeli olarak CHP ve MHP’yi hedef göstermişsiniz.
Yazınızı da; “Gün, provokasyonlara karşı koymak ve PKK’nın “Silâhlı Saldırıları”na yüksek sesle “Hayır!” deme günüdür.” ifadesini kullanarak, hedef şaşırtmayı da, ihmâl etmemişsiniz!
Her şeyi çok iyi bilen ve bildiklerini kamuoyuna hiçbir zaman açıklamayan size, sormak zorundayım:
1- PKK’yı kim yarattı ve PKK’ya verilen görev nedir? PKK, gerçekten Kürt kökenli vatandaşlarımızın haklarını mı savunmaktadır?
2- PKK, ilk eyleme başlarken ve yıllarca, Kürt kökenli vatandaşlarımızı katletmiştir ve dağlara, yaylalara çıkmasını engellemiştir. PKK’nın bu eylemlerinin, Kürt hakları ile ne ilgisi vardır?
3- DTP, PKK’nın istekleri ve yönlendirmeleri dışında hareket edebilir mi? Son yerel seçimlerden sonra bizzat Başbakan ERDOĞAN, “Seçimlerde PKK, bölge halkını silâhlı baskı altına almıştır.” açıklamasını yapmıştır? Ayrıca; DTP’li bazı Milletvekilleri seçimlerden sonra, “Seçimler, Kürt devletinin sınırlarını belirlemiştir.” açıklamasını yapmışlardır. Bunu, nasıl değerlendiriyorsunuz?
4- PKK ve DTP’nin dış bağlantılarının olduğunu, gayet iyi bildiğiniz halde; bu bağlantıları, niçin dile getirip, halkı doğru bilgilendirmiyorsunuz?
5- Amerika, gerçekten PKK’nın bitirilmesini istiyor mu? Yoksa; Türkiye’yi baskı altında tutabilmek için, PKK’yı, BİR KOZ olarak mı kullanıyor?
6- Önceleri “Kürt Açılımı”, sonraları “Demokratik Açılım”, şimdi de “Millî Birlik Projesi” adı verilen AÇILIMIN ne olduğunu ve bu açılımla nelerin yapılacağını, henüz daha kamuoyu ve hatta milletvekilleri de bilmemektedir. Bugüne kadar siz de, bu konu hakkında net bir şey söylemediniz. Bu açılımla nelerin hedeflendiğini ve nelerin yapılacağını açık bir şekilde söyleseniz, diliniz mi tutulur?
7- Size; Güneri Civaoğlu’nun 2 Şubat 1991 tarihli yazısını gönderiyorum. Güneri Civaoğlu’nun bu yazısı hakkında, acaba bir görüş bildirebilir misiniz?
Güneri Civaoğlu’nun 2 Şubat 1991 tarihli ve “İKİ YARBAY” başlığını taşıyan yazısından bir bölüm şöyledir:
“Hyati Regeny Otelinin 11. katında bir dairede, ABD Kuvvetleri Ordu Sözcülüğü Merkezinde Amerikalı yarbayın sözleri…
Amerikalı yarbayla duvara asılı dev Ortadoğu haritasının önündeyiz.
Sağ elinin avuç içini Musul/Kerkük vilâyeti olan geniş alanda gezdiriyor. Ve sakin bir sesle kelimeleri, tane, tane seçerek anlatıyor:
“İşte KÜRT DEVLETİ burada kurulur. Savaş bitecek, Saddam çökmüş olacak. Bu yörede devlet kalmayacak. Devlet otoritesinden yoksun bir boşluk doğacak. Kürtler, bir devlet kurarak, buradaki boşluğu dolduracaklar. BELKİ, TÜRKİYE’DEN DE TOPRAK İSTERLER.
Ona, anımsatıyorum:
“Türkiye, bunu kabul etmeyeceğini açıklamış bulunuyor.”
Amerikalı Yarbay, “O ZAMAN ÇARPIŞACAKSINIZ!” diyor.
Soruyorum:
“Türkiye’nin düzenli orduları, silâhları, topları, zırhlıları, tankları, uçakları, füzeleri var. Böyle büyük bir güce nasıl karşı koyarlar? Hem gerek Suriye, gerek İran, Irak’ın toprak bütünlüğü için açık tavır koymuş bulunuyorlar. Onların da bölgede bir Kürt devleti oluşmasına göz yumacaklarına, nasıl ihtimal veriyorsunuz?”
Amerikalı Yarbayın verdiği yanıt, düşündürücüdür:
“Irak’ın kuzeyindeki Kürtlerin de yakında, çok silâhları olacaktır. Saddam’ın bıraktığı silâhlar, onlara kalıyor. Belki Türkiye’de sizinkilerden bile ileri silâhları olacak. Uçakları, tankları, füzeleri, zırhlıları, helikopterleri, havaalanları, vs. gibi”
8- Acaba, Güneri Civaoğlu’nun bahsettiği hususlar, bugün, gerçekleşme aşamasına mı geldi? Türkiye’deki istikrarsızlığın gerçek sebebi, acaba, ABD’nin projesi midir?
30 yıldan beri, Kürt meselesini kaşıdığınız ve hattâ bu meseleyi, Türkiye’nin başına belâ edenlerle kol, kola dolaştığınız için, sizden, net bir cevap istemek hakkımdır. Zîra; bu ülkede, yalnız siz var değilsiniz; ben de varım. Yüreğiniz yetiyorsa ve bağlantılarınızın baskısından korkmuyorsanız; mertçe ve açık bir cevap verirseniz, çok memnun olurum.
Saygılarımla.
Ecz. Hüsnü Akıncı
12 Aralık 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder