6 Aralık 2009 Pazar

Kimse, halkı aldatmamalıdır.

Sayın;
Derya Sazak
Fehmi Koru
Fuat Keyman Politik Açılım Programı
TRT-1 Televizyonu
Amerika 6 Aralık 2009


Bugün TRT-1 Televizyonu’nda yayımlanan “POLİTİK AÇILIM PROGRAMI” nı dikkatle izledim.

Bu programda yaptığınız yorumlarınızda, sizleri samimi bulmak, doğruları söylediğinize ve tutarlı yorumlar yaptığınıza inanmamız mümkün değildir. Bu gerçeği, sizlerin de bildiğinize ve kabullendiğinize inanmaktayım. Şöyle ki:

- ABD, kendi hedef ve çıkarları doğrultusunda Türkiye’ye baskı yapmaktadır.

- ABD, Irak, Afganistan, PKK, DTP, Kıbrıs ve Avrupa Birliği konularında samimi değildir ve bu sorunları, İKTİSADÎ, SİYASÎ ve ASKERÎ konularda, isteklerinin kabul edilmesi için, PSİKOLOJİK bir BASKI aracı olarak kullanmaktadır.

- TÜRKİYE’de meydana gelen ve her geçen gün Türkiye’yi zora sokan veya bundan sonra zora da zora sokacak bütün olayların TERTİPÇİSİ, TAHRİKÇİSİ ve DESTEKÇİSİ ABD’dir.

- Bulunduğumuz bölgenin önemi ve özellikleri sebebiyle Türkiye, her geçen gün zora düşecek ve hiçbir sorununu, MİLLÎ ÇIKARLARIMIZ doğrultusunda çözemeyecektir.

Bu sebepten dolayı; IRAK, AFGANİSTAN, PKK, DTP ve AB konularında ya yanıldığınızı veya bilerek kamuoyu oluşturmak için gayret gayret ettiğinizi, kabul etmek zorundayız.

Bu hususta, Avrupa Birliği konusu dahî, en tutarlı bir örnektir. Şöyle ki:

AB-Türkiye ilişkilerinde 17 Aralık 2004 tarihinde Müzakere tarihinin alınması kararı karşısında Türkiye, şu hususları tartışmaya açmalıydı:

1- Türkiye, AB’nin bir parçası olmak istiyor mu, istemiyor mu?

2- Gerçekten istiyorsa; bunu, gerçekleştirebilecek kadar bağımsız davranabilir miydi?

3- Türkiye’nin coğrafyası, Türkiye’nin önüne ne gibi zorluklar koymaktadır.

4- Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu gibi, tabir caizse üç volkan arasındaki Türkiye, ABD ile mi, AB ile mi işbirliği yapacaktır?

5- ABD, kendi nüfuz alanında gördüğü Avrupa’nın, farklı ve rakip bir güç olmasını ister mi?

6- Bizdeki ABD yanlıları, bu hususu hiç irdelemişler midir?

7- ABD, Türkiye’nin AB üyeliğine nasıl bakmaktadır?

8- Halk, AB ile ne derece ilgilidir ve gerçekler hakkında ne biliyor ve de AB’dan ne bekliyor? AB’nin; yeni bir dünya gücü oluşturmak ve bu maksatla siyasî, ekonomik ve stratejik bir bütünleşme sağlamak istemesini, acaba halk biliyor mu? Yoksa; AB’yi, sâdece bir ekmek kapısı olarak mı görüyor?

9- Halk, AB’nin yeni bir dünya projesi olduğunun üstünü örtenlerin faaliyetlerinden haberdar mıdır?

10- Medya ve aydınlarımız, AB üyeliğinin dünya çapında güç kaymasına sebep olabileceğini ve bu sebeple; egemen ABD’nin itiraz ve müdahalelerinin olabileceğini anlayıp, halka anlatabilmişler midir?

11- Medyamız ve aydınlarımız; AB’nin, siyasî bir proje olup, olmadığını anlayabildiler mi? Yoksa; AB’yi, sâdece ve sâdece bir medeniyet projesi mi zannetmektedirler?

Bugün gelinen nokta bellidir:

Müzakerelerin başlamış olmasına rağmen Türkiye’nin çıkarlarına uygun adımlar atılamamıştır. Zira; ABD, Türkiye’nin AB üyeliğine kesin karşıdır. Bugün Türkiye, bir tarafı ABD, diğer tarafı AB olan oluşumun tam ortasındadır. Güçlerden hangisi zorlarsa Türkiye, bir tarafın kucağına düşecektir. Bu sebepten dolayı Türkiye, aynen soğuk savaş dönemlerinde olduğu gibi ABD’nin politikalarının dışına çıkamaz. Çıktığı takdirde ABD, Türkiye’yi SİYASÎ, EKONOMİK ve ASKERÎ yönden karıştıracaktır. Bu gerçeği siyasî iktidarımız gayet iyi biliyor ve kabullenmiştir. Bu hususta ABD de, kendinden emindir. Zira; yaptırmak istediklerini (Uyum Yasaları, Özelleştirme, Bağımsız Kurumlar v.s. gibi) , AB kanalıyla yaptırmaktadır. ABD’nin Türkiye üzerindeki kozları kuvvetlidir. Ekonomik yönden, IMF ve Dünya Bankası vasıtasıyla Türkiye’yi, iktisaden kendisine tâbi halde tutmaktadır. Bu bakımdan siyasî iktidar, bu gücü elinde tutan ABD’ye, sonuna kadar taviz vermek ve uyumlu politika yürütmek zorundadır.

ABD’nin elindeki en büyük KOZU, DTP ve PKK’dır. Ülkemizde meydana gelen bütün provokasyonlar, söylentiler, (bilhassa DARBE SÖYLENTİLERİ) ve tertipler, doğru bilgilendirilmeyen KAMUOYUNU BASKI ALTINDA tutabilmek için, ABD tarafından sahneye konmaktadır. Korkarım ki; düzgün bir iç siyasetimiz olmadığı için Türkiye, bu tuzağa düşecektir.

Türkiye’nin karşılaşacağı bütün ZORLUKLAR, ancak ve ancak, ÇOK GÜÇLÜ BİR KAMUOYU oluşturulması ile aşılabilir. Bu sebeple; “MUCİZE KİŞİLER” yaratılarak kamuoyu, yanlış bir istikamete sevk edilmemelidir.

Ne yazık ki; TRT-1’de yayımlanan POLİTİK AÇILIM PROGRAMINDA, halkı doğrular istikametinde bilgilendirmeyerek, bilerek veya bilmeyerek BÜYÜK BİR YANLIŞLIK yapmaktasınız. Bu programın adını, “KAMUOYU OLUŞTURMA PROGRAMI” olarak değiştirseniz, çok daha isabetli davranmış olursunuz. Zîra; sizlerin, VATANÎ bir GEREKÇEYE ve HİZMET ARZUSUNA dayandığınızı kabullenmek, vücudu olmayan bir şeyin varlığına inanmak kadar gülünç olur.

Lütfen, gereğini yerine getiriniz. Bunu yapmaz veya yapamazsanız; her şeyden önce AKP iktidarını ve bilhassa diyar, diyar dolaşan Başbakan RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ı zora sokarsınız.

Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: