15 Aralık 2009 Salı

Kimse, milleti aldatmaya kalkışmasın!

Sayın Mehmet Ali BİRAND
Posta Gazetesi Yazarı
İstanbul 15 Aralık 2009


Sayın BİRAND;

15 Aralık 2009 tarihli ve “Açılımı, hep birlikte katlettik” başlığını taşıyan yazınızı okudum. Yazınıza;

“Olmadı... Olamıyor. Geldiğimiz şu noktaya bakın: Açılıma, kimseler doğru dürüst destek vermedi. AKP iyi hazırlık yapamadı, kontrolü kaybetti. Muhalefet, elinden geldiğince gidişi sabote etti. DTP hoyratça davrandı. PKK, barıştan korktu ve silahı tercih etti. Türkiye, geneliyle uzlaşıya yakın olmadığını gösterdi.” sözlerinizle giriş yapmışsınız. Ki; bu sözleriniz, samimi olmadığınızın kanıtıdır.


Yapmacık “Ah ve vahlarla” gelişen olayları saptırmaya çalışmanız, gerçekleri gizlemeye matuf aldatıcı bir tavırdan ibarettir. İsterseniz, olaylara bir bakalım:


1- AKP’nin hazırlık yapmadığı, daha doğrusu; ortaya, ne yapılacağına dair bir proje koymadığı doğrudur. Âdetâ, bir gölge avına çıkmış gibi bir görüntü vermiştir. Bu da, kontrolün elinde olmadığının kanıtıdır. Halkın, destek vermesi veya karşı çıkması için, nelerin yapılmak istendiğini bilmesi şarttır.


2- DTP de, işin başından beri sergilediği hoyratlığına devam etmiştir ve her zeminde, Kürt milliyetçiliğini hedef aldığını açık bir şekilde beyan etmiştir. Hem de; Kürt kökenli vatandaşlarımızın büyük bir ekseriyetinin kendilerini desteklemediğini bildiği halde, bu tavrını sürdürmüştür.


3- PKK’nın barıştan korktuğu ve silâhı tercih ettiği ise, doğru değildir. Zira; PKK, işin başından beri ayrılıkçı hedef güden ve başkalarından talimat alan bir terör örgütüdür. Kürt kökenli vatandaşlarımızın, PKK’yı desteklemeleri mümkün değildir. PKK, Doğu ve Güneydoğu’da, haklarını savunduğunu iddia ettiği Kürt kökenli vatandaşlarımıza baskı uygulamış, katliamlar yapmış ve yerlerinden sürmüştür.


4- Muhalefetin, elinden geldiğince gidişi sabote ettiği de, doğru değildir ve apaçık, muhalefete atılan büyük bir iftiradır. İktidarın ne yapmak istediğini bilmeyen muhalefetten, kim, niye ve niçin destek beklemektedir? Konu Meclis’e gelmiştir. Ama; ortaya, bir proje ve program konmamıştır. Bu müzakerelerde dahî, Başbakan Erdoğan, “Sivas’tan öteye gidemiyorsunuz.” diyerek, muhalefeti gayet ağır biçimde eleştirmiştir.


5- Türkiye’nin, geneliyle uzlaşıya yakın olmadığı da doğru değildir ve gerçekleri saptırmaktır. Daha geçen hafta Bilgi Üniversitesi’nin, bölgede yaptığı geniş kapsamlı araştırmada, bölge halkının yüzde 86’1’i, “Etnik bir ayırımcılığa maruz kalmadık” demiştir. Ayrılıkçı hedef güdenlerin dışında, Türkiye’nin hiçbir yerinde Türk-Kürt ayırımcılığı ve kavgası yoktur. Devletin de bir baskısı yoktur. Siyaset kapıları da, bürokrasi kapıları da, memuriyet kapıları da, etnik ayrılıkçılık gözetilmeksizin, bütün vatandaşlara ardına kadar açıktır. Aslında bölge halkı; feodal yapı sebebiyle bazı ağaların, bazı tarikat şeyhlerinin ve bazı menfaat gruplarının baskılarına maruzdur. Aksi olsaydı ve ayrılıkçı bir uygulama yapılsaydı; PKK’nın zulmüne maruz kalanlar, niçin Türk nüfusunun yoğunlukta olduğu bölgeler göç etsinler ki? Siz; ülkemizin çeşitli bölgelerine yerleşen Kürt kökenli vatandaşlarımıza, herhangi bir baskının yapıldığına, şahit oldunuz mu?


Sayın BİRAND;

Lütfen, eğri oturup, doğru konuşunuz ve gerçekleri saptırmayınız! Gerçekte olmayan Kürt sorununu ve PKK’yı yaratan ABD, İngiltere ve İsrail’dir. Bütün hedefleri ve gayretleri de; Türkiye’de bir Türk-Kürt çatışması çıkartmaktır ve Türkiye’yi bölmektir. Bunu sağlamak için de; ne lâzım gelirse yapmaktadırlar ve yerli taşeronlarını da bulmaktadırlar. Bu gerçekleri bilmeyecek, görmeyecek ve yapılanları anlamayacak bir kişi değilsiniz. Eğer; Türkiye’nin sulh, sükûn, huzur ve güven ortamına kavuşmasını istiyorsanız; bu gerçekleri, hiç çekinmeden, hiç korkmadan ve kimseden bir şey beklemeden, halka anlatınız. Türkiye’nin maruz kaldığı iç ve dış husumet odaklarının gerçek hedeflerini iyi anlatırsanız ve halkı bilgilendirirseniz, halk, bu belâyı Türkiye’nin gündeminden düşürür.


Nasıl, bunu başarabilir misiniz? Veya yapabilir misiniz?

Saygılarımla.


Ecz. Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: