27 Aralık 2009 Pazar

Halkı, daima çok bilmişler yanıltmıştır.

Sayın Derya Sazak,
Sayın Fehmi Koru,
Sayın Mustafa Erdoğan,
Sayın Fuat Keyman,


POLİTİK AÇILIM PROGRAMI
TRT-1 Televizyonu 27 Aralık 2009


Sayın Baylar;

Yorumlarınız, baştan aşağıya, belirli bir istikamette fikir oluşturmaya matuf bir görüntü vermektedir.

Siyasî hedefleri ya göremiyorsunuz veya kasıtlı hareket ediyorsunuz. Zira; kurul, kurum, kuram ve kavram kargaşası meydana getiriyorsunuz.

Bu tutum ve davranışlarınız, devleti zaafa uğratır.

Şu hususa dikkat etmelisiniz:

DEVLET, bir kavramdır, bizatihi vücudu yoktur. Devletin, kurumları, kuruluşları, organları vardır. Devletin ilmi tarifi de;

“BİR HÜKÜMET İDARESİNDEKİ SİYASÎ TOPLULUK” şeklindedir.

Hükümet, bir kurumdur. Fakat, DEVLET demek değildir. Hükümetlerin görevi, Devleti, ana kaidelere ve ana belgelere göre işletmektir.

TBMM, bir kurumdur. Fakat, DEVLET demek değildir. TBMM’nin görevi, yasama ve denetleme işlevini yerine getirmektir.

YARGI, bir kurumdur. Fakat, DEVLET demek değildir. Yargının görevi, adâleti sağlamaktır.

ORDU, bir kurumdur. Fakat, DEVLET demek değildir. Ordunun görevi, iç ve dış düşmanlara karşı ülkeyi korumaktır.

Emniyet Teşkilâtı bir kurumdur. Fakat, DEVLET demek değildir. Emniyet teşkilâtının görevi, asayişi sağlamaktır.

Hükümetler, devleti bir ahenk içersinde yönetmesini başarırlarsa; devletin kurumları, kuruluşları ve organları da görevlerini, eksiksiz bir şekilde yerine getirirler.

Şayet Hükümetler, kendilerini DEVLET ZANNEDEREK, keyfî, tutarsız ve bizden olanlar ve bizden olmayanlar ayırımına göre devleti işletmeye çalışırlarsa; kurum, kurul, kuram ve kavram kargaşası meydana gelir ve devletin çarkı bozulur.

Yazınıza konu ettiğiniz hususlara bakacak olursak; devletin iki önemli kurumu olan ordu ile emniyet teşkilâtını karşı karşıya getirmek; hükümetle ordunun zıtlaşmalarını sağlamak isteyen bir gayretin olduğunu görürüz. Bu da, kurumlar arasındaki ahengin bozulduğunun kanıtıdır.

Açık olalım: Ordu, siyasî baskının ve siyasî yapılanmanın etki alanı dışındadır. Tayin ve terfilerde, kendi düzenine yapılmaktadır ve kadrolar oluşturulmaktadır.Yani; Ordu, bütünlüğünü, önemli ölçüde koruyan bir kurumdur.

Bugün DEVLETİN, bir PARTİ DEVLETİ haline getirildiği veya getirilmek istendiği, bilinmeyen bir husus değildir. Bunun en belirgin işaretleri, başta medya olmak üzere kurum ve kuruluşların iktidar yanlısı ve iktidar karşıtı olarak bölündüğüdür.

Böyle bir ortamda; Türkiye, kendisine yönelik iç ve dış odakların husumetlerinden yara almadan çıkamaz. Meydana getirilen senaryo, provokasyonlar, anarşi ve terör, ülkemize ve milletimize büyük zararlar verir. Devletin ve ülkenin dirlik ve düzenliği bozulur.

Anlaşılmaktadır ki; bütün kurgular, ordu üzerine odaklanmıştır. Ve bilinmeyen bir el, hükümetle orduyu, karşı karşıya getirme gayretine girmiştir.

Siyasî iktidar, bunalımları iyi yönetememektedir. Bu zaaf ve basiretsizlik, yalnız ordu-hükümet arasındaki ahengi bozmakla kalmamış; devletin bütün kurumları arasındaki uyuşmazlığı had safhaya çıkarmıştır.

Açık ifadeyle; bunalımın boyutu çok büyüktür. Bu bunalım, varsayımlara dayalı hareketlerle önlenemez. Devletin, bir ahenk içinde işletilmesiyle aşılabilir.

Bu bakımdan, bu programdaki konuşma ve yorumlarınızı yadırgamamak mümkün değildir.

Lütfen; yanlış istikamette bir kamuoyu oluşturarak, siyasî taraflılıktan vazgeçiniz ve gerçekleri dile getiriniz.

Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: