25 Eylül 2008 Perşembe

68 KUŞAĞI

Sayın Cengiz Çandar
Referans Gazetesi Yazarı 4 Haziran 2008


Sayın Çandar;

4 Haziran 2008 tarihli ve "40 yıl önce, 40 yıl sonra; "68 kuşağı" ve bugün..." başlığını taşıyan yazınızı okudum.
Geçmiş olayları, adeta bir masal üslubuyla anlatmışsınız.
O günleri yaşamış ve olayları gayet iyi izlemiş bir kişi olarak hep şunu merak ettim:
"68 olayları" nedir ve "68 kuşağı" kimlerden oluşmuştur?
Biliyordum ve görüyordum:
Sahnede his ve heyecanları doruk noktasına ulaştırılmış bir avuç gösterici ve onları yöneten ve yönlendiren perde arkasına gizlenmiş provokatörler...Ve de, Beyazıt Kulesi'ne kızıl bayrağın çekildiğini, Küllük'te ders çalışırken üzüntüyle seyreden üniversite gençleri...
Basından dikkatle takip ettiğim için, Paris'teki olaylara hiç benzemeyen gösteriler ve basındaki saptırmalar, bugün bile hafızamdan silinmemiştir. "Kim veya kimler, bu olayları tertipleyerek, bu huzursuz ortamı yaratmaktadırlar?" diye, kendi kendime sorduğum sorular, bugün dahi, cevapsızdır? Aldatılarak yönlendirilen ve feda edilen Deniz Gezmiş için bugün dahi ağıtlar yakılırken (Ki, yerindedir), o günlerde perde arkasında misyonunun gereğini yapanların, bugün nerelerde olduklarını ve hangi maksada hizmet ettiklerini, sorgulayan dahi yoktur. Siz bile;
"68 Kuşağı'nın sonradan nasıl yol alarak, nereye gittiğinin hiçbir önemi yoktur. Dolayısıyla, 2008'in "siyasi gündemi" üzerinden 1968 ve kuşağı yargılanamaz." sözleriyle, bugün dahi, gerçekleri gizleme gayretindesiniz?
Acaba, neden?
1968'e bakılmadan ve değerlendirmeden 2008'e, doğru teşhisi nasıl koyacaksınız?
Çok iyi bildiğinize eminim:
Amerikan denizcilerini Dolmabahçe Rıhtımında denize döken organizasyon, CIA'nın, müthiş bir provokasyonuydu. Bu gerçeği, merhum Deniz Gezmiş'e anlatsaydınız veya anlatan çıksaydı, acaba, aldatıcıları, Deniz Gezmiş'i kullanabilirler miydi?
Hasan Cemal, mertçe kendi konumunu ve yaptıklarını kitaplaştırmış... Ama; kamuoyu, henüz daha sizin hakkınızda hiçbir şey bilmiyor. Acaba, hangi rolü üstlendiğinizi siz de anlatacak mısınız? Zira; 1968 ve Kuşağı, hedefine ulaşmıştır. Kuşağın aldatılmış fedaileri dışında misyonerleri, bugün çok rahattırlar ve mükafaat olarak, işgal ettikleri köşelerinde veya kaşanelerinde görevlerine devam etmektedirler.
Merakım da şudur:
"68 Kuşağının bozduğu Türkiye'de acaba, bundan sonra "Güzel Günler" olacak mıdır?
Amerikan emperyalizmine karşıymış gibi görünen ve gerçekte Amerikan çıkarlarına hizmet eden "Sol Kurtarıcı"lar, Amerikan emperyalizmine hizmetten vazgeçecekler midirler?
Sayın Çandar;
Okuyacağınızı zannetmiyorum; ama, bu mektubu okursanız, tepki göstereceğiniz, muhakkatır.
Kaleminizle kamuoyu huzurunda olduğunuza göre; tepkiden ziyade soracağım şu soruya, dürüstçe ve net bir cavap vermek zorundasınız:
Şayet Türkiye, Şubat 1967'de günün Sovyetler Birliği ile 7 büyük projeyi kapsayan "Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması"nı imzalamasaydı; 1968 Kuşağı adında bir oluşum yaratılır mıydı ve Türkiye'nin başı, derde sokulur muydu?
Şu şekilde bir soru da sorabilirim:
1968 olayları yaşanmasaydı ve "68 Kuşağı" adı altında bir provokatör grup yaratılmasaydı; acaba bugün, Türkiye'nin durumu ne olurdu?
Dikkat ediniz:
Türkiye, Şubat 1967'den itibaren karışmaya başmıştır. Bir taraftan sokak hareketleri yaygınlaşırken; diğer taraftan değişik söylemli siyasi partiler sahneye sürülmüştür. Dine dayalı söylemleriyle Erbakan, ırka dayalı milliyetçi söylemleriyle Türkeş, günün siyasi iktidarına karşı bayrak açmışlardır. "Aşırı sol" söylemli siyasi oluşum ve odaklar ise; her siyasi harekete karşı bayrak açmışlardır. Öylesine başarılı stratejiler uygulamışlardır ki; Türk Silahlı Kuvvetleri içinde cuntaların oluşmasını başarmışlardır.
Soruyorum:
Kendilerine "68 Kuşağı" adını takanların sayıları bellidir ve bugün de sahnededirler. Bu kişilerin, başkalarından yardım ve destek almadan bu kadar önemli ve Türkiye'yi gerçek hedeflerinden uzaklaştıracak derecede kabiliyetleri var mıdır? Ve bugün, onları ayakta tutan güç, hangi güçtür?
1968 olayları, başlangıcı ve devamıyla, Türkiye'nin üniter yapısını bozmak ve Türkiye'yi zaafa uğratmak için planlanmamış mıdır?
"68 Kuşağı"nın hedefi idealizm, özgürlükçülük arzusu idiyse; bugün Türkiye, en baskıcı bir siyasi iktidar tarafından idare edilmektedir. Bu şartlar altında, halen aktif kuşakçılar, niçin sessizdirler ve siyasi iktidara niçin destek vermektedirler? Acaba bu sessizlik ve destek, yazınızda net olarak açıklamadığınız değişim arzusu ve "milliyetçiliğin" karşısına "enternasyonalist" liği oturtmak için midir?
Aldatılmış olsa da, gerçek anlamda ve samimi olarak "Antiemperyalist" olan Deniz Gezmiş'i, bu özelliklerinden dolayı savunanları, "statükoculukla" mı suçluyorsunuz?
En Önemlisi; Türkiye, üniter yapısını kaybederse, sevinecek misiniz? Veya üniter yapımızın korunması için nasıl bir gayretiniz olacaktır?
Cevabınızı bekleyeceğim.
Saygılarımla.

Ecz. Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: