24 Eylül 2008 Çarşamba

GAP ÜZERİNE SİYASET



Sayın Vahap Munyar
Hürriyet Gazetesi Yazarı 26 Mayıs 2008

Sayın Munyar;

26 Mayıs 2008 tarihli ve "Ceylanpınar'daki 400 bin dönüm alandaki hububat,kuraklıktan kurudu" başlığını taşıyan yazınızı okudum.
Üzülerek ifade ediyorum:
GAP, gerçekten Türkiye'nin en büyük projesidir ve buna rağmen bugüne kadar yeteri kadar tartışılmamış, kamuoyu bilgilendirilmemiş ve zaman zaman da, Türkiye'nin başını derde sokmuştur. Ülkemizin aydınları, ekonomistleri, yazar ve çizerleri, işin başından beri bu büyük projeyi yeteri kadar araştırmamış ve kamuoyunu bilgilendirmemiştir. Projeye başlandığı andan itibaren tepkiler başlamıştır. Hatırlıyorum:
1967'de Keban Barajı'nın temeli atıldığı zaman, "Keban'a Hayır!.." mitingleriyle ortalık, toza-dumana katılmıştır. Ne acıdır ki; CHP'nin o günlerin Genel Sekreteri Merhum Bülent Ecevit, Elazığ'da tertiplenen "Keban'a Hayır!" mitinginde şu ifadeleri kullanmıştır:
"Keban Barajı'na aldanmayınız. Bu barajın size faydası olmayacaktır. Buradan elde edilen elektrik enerjisi, Batıdaki mutlu azınlığa verilecektir." Önemli bir mevkide bulunan Bürokrat İhsan Topaloğlu ise; gazetelere verdiği demeçte "Keban Barajı lüzumsuzdur. Zaten elektriği toprağa veriyoruz. Kebandan elde edeceğimiz enerjiyi, nerede kullanacağız?" sözlerini söylemişti.
Dahası da var:
1970 Temmuz ayında yürürlüğe konan "Finansman Kanunları" çerçevesi kapsamında Doğu ve Güneydoğu'ya yapılacak yatırımlar için 15 yıllık vergi muafiyeti şeklinde teşvik getirilmişti. Ama; Muhalefet Partisi Anayasa Mahkemesi'ne müracaat ederek, "Eşitlik ilkesine aykırıdır" gerekçesini öne sürerek, bu teşviği iptal ettirmişti.
Bir bunalımlı dönem sonunda 12 Mart 1971 Müdahalesinden sonra GAP Projesi askıya alınmıştır.Nihat Erim Hükümeti'ne Attila Karaosmanoğlu ile birlikte atanan ve "Beyin Takımı" olarak adlandırılan 11 Bakan, bu yatırımı lüzumsuz bulmuşlardı. İşin Garibi de, Keban Barajının lüzumsuz bir yatırım olduğunu beyan ettiği zaman Demirel tarafından görevden alınan İhsan Topaloğlu'nun Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na getirilmesidir.
Duran veya durdurulan GAP Projesi, 1975'te kurulan Demirel Hükümeti tarafından tekrar başlatılmıştır. Karakaya Barajı ile Urfa Tünellerinin temelleri atılmış ve inşasına başlanmıştır. Atatürk Barajı çalışmalarına başlanmıştır. 1977'deki iktidar değişikliği, projeyi yine askıya almıştır. 14 Ekim 1979 seçimlerinden sonra bir Azınlık Hükümeti Kuran Demirel, Atatürk Barajı çalışmalarını tekrar başlattı ve Temmuz 1980'de dış finansmanını sağlayarak, 29 Ekim 1980'de temel atılması kararı aldı. Bu sefer de 12 Eylül İhtilali devreye girdi ve Atatürk Barajı'nın temeli, ancak 29 Ekim 1983 yılında atılabildi. Harran Ovası'nı sulanması ise Urfa Tünellerinin tamamlanmasıyla mümkün oldu. Ama; kim ne derse desin ve nasıl yorum yaparsa yapsın; GAP projesi, kasıtlı olarak geçiktirilmiştir. Dicle ve Fırat üzerinde planlanan barajlar tamamlanamamış veya geçiktirilmiştir. Sulama projeleri tamamlanmamıştır. Sorun, para sorunu da değildir. Her hafta 1 milyar dolar faiz ödeyen bir devlet için 12 milyar dolar bahane edilemez.12 Eylül 1980'den sonra görev yapan Hükümetler, GAP projesi için daima, finansman meselesini bahane etmişlerdir. Yarın açıklanacak program da, siyasi bir gösteriden ibaret kalacaktır. Zira; 6 yıldan beri projeyi ele almayan, Ceylanpınarı işlevsiz hale getiren AKP iktidarı, seçim yatırımı için gösteri yapacaktır. Tarım Bakanı Mehdi Eker'in, GAP Projesi'nin 1989 yılında başladığını söylemesi, bu gösterinin işaretidir. Neyse!...
Bu mektubumu yazış sebebim şudur:
GAP'ın engeli siyasidir. Yani; dış müdahale vardır. Güneydoğu'daki ayrılıkçı hareket de, bu müdahale sebebiyledir. Eğer sorun ekonomik olsaydı; Bölgeye yapılan büyük yatırımlar, ayrılıkçı hareketleri durdururdu. (Bölgeye ilk defa Aralık 1970'de gittim ve 1 ay dolaştım. O günkü Doğu ve Güneydoğu ile, Bugünkü Doğu ve Güneydoğu arasında gelişmişlik ve kalkınmışlık bakımından dağlar kadar fark vardır). Mayınlı arazinin yabancılara 49 yıllığına verilmesinin istenmesi dahi, muhakkak surette başkalarının bir siyasi hesabına dayanmaktadır.
Sayın Munyar;
Sizin yerinizde olsam, hiç vakit geçirmeden Sayın Demirel'e gider ve GAP Projesiyle ilgili en sağlıklı bilgileri kendisinden alırım. Projenin iktisadi ve siyasi bütün boyutlarını analiz ederek, milletin bilgisine sunarım. Bunda zaruret de vardır. Zira; Gap Projesi tamamlanabilseydi; elde edilecek su kaynakları ile Konya Ovası Sulama Projesi hayata geçirilecekti. Hem de yine dağları delerek bu büyük rüya gerçekleşecekti. Eğer Türkiye, sulh, sükun, huzur ve güven ortamı içersinde geçirebileceği 15-20 yıllık bir zaman dilimi yakalayabilseydi; Rüya veya hayal gibi zannedilen nice projeleri gerçekleştirecekti. Bu sebeple; gerçekleştirilenlerle birlikte Türkiye'nin vaktiyle hedef olarak seçtiği Mega Projeleri, genç nesillerin bilgisine sunmak, düşünmesini bilenleri çoğaltmak için şarttır. Ekonominin "Döviz-Faiz-Borsa" üçgeninden ibaret bir olgu olmadığını, aldatılan gençlerimiz öğrenmelidir. Dikkat ediniz: AKP, 2007 seçim propagandaları için astırdığı afişlerde, demokrasinin yıldızları olarak "Menderes, Özal ve Erdoğan" üçlüsünü kullanmıştır. Menderesi de sevdiklerinden değil, kamuoyunu aldatmak için kullanmışlardır. Arada Süleyman Demirel, yoktur. Acaba, neden? Bu sorunun cevanını sizin İrfanınız, gayet kolay bulur.
Sözün özü; GAP'ı, bütün yönleriyle milletin ve bilhassa gençlerin bilgisine sunmak, en önemli görevinizdir. Bu önemli görevi ihmal etmemelisiniz. Zira; bu sayede ayrılıkçı hareketin ve üniter yapımızı bozmak isteyen hareketin gerçek odağını da ortaya çıkarmış olacaksınız.

Saygılarımla.
Hüsnü Akıncı.

Hiç yorum yok: