28 Eylül 2008 Pazar

YAĞMALANAN İSTANBUL

Sayın Yalçın Bayer; 21 Aralık 2007 tarihli yazınızı okudum. Ne yapılırsa yapılsın; tarım ve hayvancılık ayağa kaldırılmadan, küçüçk ve orta boy işletmeleri desteklenmeden, ve ekonomimiz üretken hale getirilmeden İstanbul'un trafik sorunu çözülmez.Çünkü, İstanbul'a göç, devam edecektir.Zira İstanbul'da büyük bir arazi ve emlak rantı oluşmuştur. 10 milyonu aşan nüfusu ile İstanbul, kendi dinamiğini oluşturmuştur. Tedbir, vaktiyle alınmalıydı...Geçmişten bir hatırlatma: 27 Mayıs 1960 İhtilali'nden önce İstanbul'da (bilhassa sur içine) çok katlı ve bitişik nizam inşaatlara izin verilmiyordu. İhtilalden sonra bu yasak kalktı. Bunun üzerine henüz daha görevden alınmamış olan günün İstanbul İl İmar Müdürü (zannedersem Veysi Selimoğlu), bir gazete de üç gün süren yazı serisiyle bu yasağın kaldırılmasının sakıncalarını belirtti.Ana temanın özeti, şöyleydi: " eğer bu yasak kalkarsa İstanbul'da büyük bir arazi ve konut rantı oluşur ve bütün Anadolu, İstanbul'a akar..." Sonraki gelişmeler, İl İmar Müdürü'nü haklı çıkarmıştır.İstanbul 'un tarihi köşkleri, konakları, bostanları, sit ve yeşil alanları v.s. yağmalanarak, ranta dönüşmüş ve betonlaşmıştır.1980 sonrasında ise orman ve Hazine arazileri ve hatta şahıs arazileri, arazi mafyası tabir edilen oluşumlar vasıtasıyla yağmalanmıştır. Üylesine ki; bir dönüm arazi işgal eden dahi zengin olmuştur. Sanayi ile ilgili bir gerçeği de belirtmek İstiyorum: Temmuz 1970 kararları ile İstanbul ve Trakya bölgesi, teşvik kapsamı dışına çıkarıldı.( bazı ağır sanayi tesislerinin Bilecik Osmaneli ve Bozyük, Eskişehir'e kaldırılması, bu karar gereğidir.) Ama; 1983'ten sonra İstanbul ve Trakya tekrar teşvik kapsamına alınarak sanayileşmeye açıldı. İlhan Kesici'nin "Nereden Buldun" önerisine gelince: Bu mümkün değildir. İzah edeyim: Önceleri, Vergi Usul Kanunu'nun 30/7.ci Maddesi vardı. Bu maddeye göre kişiler; harcamalarının, satın aldıkları malların ve birikimlerinin kaynağını belgelemek zorundaydı. Gelir Vergisi Kanunu'nun 82/2.ci maddesine göre de; vergiye tabi gelirle ilişkilendirilemeyen ve harcandığı ya da tasarruf edildiği tespit edilen mal ve haklar, safi irat kabul ediliyordu. Yani; kişilerden, hesap sorulabiliyordu. Ancak; bu iki yasa maddesi, 3 Kasım 2002 Seçimlerinden 66 gün sonra 9 Ocak 2003 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 4783 sayılı yasa ile yürürlükten kaldırılmıştır. AKP İktidarı döneminde kabul edilen 4783 sayılı Kanunun 7.ci ve 9.cu maddelerine göre hiç kimseye, "Bu serveti nereden edindin?" diye, hukuken sorulamaz. İngiltere, Almanya, Fransa, ABD ve daha birçok ülkede, bunların sorulabileceğine dair yasalar vardır. Ama; bizde, sorulamayacağına dair yasa mevcuttur. Bu vesileyle Bayramınızı tebrik eder, sağlıklı günler dilerim. Ecz. Hüsnü Akıncı. 21 Aralık 2007

Hiç yorum yok: