25 Eylül 2008 Perşembe

MUHALEFETİN DURUŞU

Sayın Güngör Mengi
Vatan Gazetesi Yazarı

Sayın Mengi;
9 Nisan 2008 tarihli ve "İyi Savunma" başlığını taşıyan yazınızı okudum.
"Çoğunluk, parti kapatma cezası, "Parti kapatma cezası, nasıl işlemez hale getirilir" ona kafa yoruyor da; hemen hiç kimseden AKP'ye yönelik bir sitem, bir ayıplama ifadesi çıkmıyor." bölümünü okuyunca yazmaya karar verdim.
Konuya, bugün bir sağlık ocağında, biri üniversite mezunu iki hanım arasında geçen konuşmayı naklederek açıklık getirmek istiyorum:
İlk söz üniversite mezunu olan kadının:
- Seçimlerde oyunuzu kime verdiniz?
- AKP'ye
- Niçin?
- Başka parti mi var ki?
- Ama, Türkiye'nin her şeyini sattılar ve satıyorlar.
- Olsun! Satmaya mecburlar..Önceki partiler, Türkiye'yi çok borçlandırmışlar; bu borçları ödüyorlar.
- Siz halinizden memnun musunuz?
- Değilim.
- Gelecek seçimde, yine AKP'ye oy vermeyi düşünüyor musunuz?
- Başka parti olmadığı için yine oyumu, AKP'ye vereceğim.
Sayın Mengi;
Bugünkü yazınızın bir bölümündeki "Muhalefetin duruşu, pek cesaret verici görünmüyor" ifadeniz, belki de ilkokul mezunu dahi olmayan kadının ifadesiyle örtüşmektedir. Medya, yıllardan beri muhalefeti ve bilhassa Deniz Baykalı yerden yere vurarak, AKP'ye ve Başbakan Erdoğan'a bilerek veya bilmeyerek pirim yaptırmış! Öylesine ki; 5.5 yıllık iktidarı döneminde Türkiye'nin borçlarını ikiye katlatarak 490 milyar dolara çıkartan Erdoğan, cahil bir kadını nazarında dahi, kahraman ve tek çare haline gelmiş!
Bu gerçeği gayet iyi bilen Erdoğan; her mitingde, her fırsatta ve bilhassa "Ulusa Sesleniş" programında, doğru olmayan ifadelerle bu konuyu işleyerek, alternatifsiz olduğunu, herkese kabul ettirmesini başarmıştır.
Neden?
Çünkü; medyamız (geneli için söylüyorum), AKP'nin ekonomi alanındaki başarısızlığını, gözler önüne serip, ciddi bir eleştiride bulunmamıştır. Hele hele, yolsuzlukları, gerektiği biçimde teşhir edip, halkı bilgilendirmemiştir.
Merak ediyorum: Bu şartlar altında Türkiye, doğruları bulabilir mi?
Medyamız, düşünürlerimiz, peşinen muhalefetsiz bir demokrasiyi kabullenmiş ve her zeminde vurabileceği, acımasızca eleştirebileceği bir lider de bulmuş: Deniz Baykal.
Ne denir? Erdoğan'ın yerinde ben de olsam, aynı şeyleri yapar ve herkese ve hatta devlete de meydan okurum.
Devletin, bir parti devleti haline getirildiği ve her kademedeki devlet kadroları AKP'lilerin eline geçtiği bir dönemde; medya sessiz kalıyorsa ve görevini yapmıyorsa, acaba, Erdoğan'ın yerinde siz olsaydınız, ne yapardınız?
Kim söylemişse, söylemiş; ama, çok doğru söylemiş:
"Baştakilerin yolsuzluklarına hesap soramayan sistem; en uç noktasına kadar hırsızların, ahlaksızların ve yalancıların eline geçer!"
Saygılarımla. 9 Nisan 2008.

Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: