22 Eylül 2008 Pazartesi

DEPREMDEN SONRA

"Türk milleti asildir"ADAPAZARIŞehirde devlete ait "üç büyük fabrika" var... Vagon fabrikası... Şeker fabrikası... Ve traktör fabrikası.
Vagon fabrikası zor ayağa kalkar.
Zaten, moralsiz işçiler tamamen bunalıma girmesinler diye, fabrikaya sokulmuyorlar.
Memurlara ise "seç" deniliyor:
- Tayin için beş yerden birini seç.
Ankara, İstanbul, Malatya, Sivas ya da İzmir'i.
Şeker fabrikasına gelince...
O da zor ayağa kalkar.
Bu yıl "kampanya yapması... Şekerpancarı alması" olanaksız.
Zirai Donatım'ın traktör fabrikası "üç büyükten biri."
1940'larda yapılan dev tesis ise "sapasağlam."
Ne çatısı göçmüş.
Ne duvarı yıkılmış.
Öğle yemeğini fabrikada yedik.
Ve gördük ki, fabrikada "psikolog" var.
Erzurum, Atatürk Üniversitesi'nden gelmiş.
İşçiler "psikoterapiden" geçiriliyor.
Bravo "Zirai Donatım."
***
Hüsnü Akıncı ile mahalle, mahalle dolaştık.
Her mahallede birkaç "çadırkent."
Çadır ama...
Nasıl çadır?
Çadır var "masa örtüsü, yatak çarşafı ve pencere perdesinin" birleşimi.
Çadır var "plastikten."
Çadır var "deli kızın çeyizi" misali, allı, güllü, morlu...
Tam bir "yamalı bohça."
Şu çadır işini bile beceremediğimiz... Halka doğru, dürüst çadır dağıtamadığımız ortada.
Dağıttıklarımızın ise...
Çoğu derme, çatma.
***
Osmanlı'nın çeşit, çeşit... Tam 12 çeşit çadırı vardı.
Hastane çadırından, mutfak çadırına kadar.
Hamam çadırından, hazine çadırına kadar.
Nerede "dünün" çadırı...
Nerede Gölcük'te, İzmit'te, Adapazarı'nda gördüğümüz çadırlar.
Bunları konuşurken...
Birden "düzgün bir çadırkent" karşımıza çıkıverdi.
Girişinde bir tabela:
Bayburt Valiliği.
Ve "altında" şu yazı:
Ulusça beraberiz.
Bravo Bayburt...
Yüzlerce kilometre uzaktan koşmuş, gelmiş, depremin aç ve açıkta bıraktığı insanları kucaklamış.
***
Çadır işine kafamız takıldı bir kez...
Prof. Dr. Taciser Onuk'un "Osmanlı Çadır Sanatı" adlı kitabında (Kültür Bakanlığı yayını) "yüzlerce yıllık çadırlardan" bahsedilir.
Demek o çadırlar, bugünün pekçok binasından daha sağlanmış.
Yine Hüsnü Bey'le bunları konuşurken...
Karşımıza "koca bir çadır" çıktı.
Otağ gibi...
Üzerinde bir yazı:
Üsküdar Belediyesi Ramazan Çadırı.
Üsküdar Belediyesi çıplağı giydiriyor, açı doyuruyor.
Bravo, bravo...
***
Karşıdan bir kamyon geliyor.
Kamyon ama ne kamyon.
Yeri, göğü titretiyor.
Yükü ise... Dağ gibi.
Ve üzerinde yazıyor ki:
Konya Büyükşehir Belediyesi Yardım Aracı.
Bravo Konya...
***
Bir köşede "Gaziosmanpaşa Belediyesi Yardım İstasyonu."
Bir başka köşede "Coşkunlar Havai Fişek Aşevi."
Nereye, nereye baksak Türk insanının asaleti... Yardımseverliği.
Zaten deprem sonrası, en iyi sınavı halkımız vermedi mi?
Büyük Ata "Türk milleti asildir" sözünü boşuna söylemedi.

Hiç yorum yok: