22 Eylül 2008 Pazartesi

SİYASET VE DEVLET GÜCÜ


Sayın Güngör Mengi
Vatan Gazetesi Yazarı 9 Ağustos 2008


Sayın Mengi;
9 Ağustos 2008 tarihli ve "AKP'ye çağrı" başlığını taşıyan yazınızı okudum.

Metropol Şirketi'nin yaptığı kamuoyu araştırması, gayet iyi planlanmış ve "Toplum Mühendisliği" çerçevesinde düzenlenmiş bir araştırmadır.Ki; bu araştırmalar, siyasetin geleceğini de şekillendirecektir. Zira; araştırmayı yapanlar da, yaptıranlar da, halkın durumunu, neyi analiz edip, neyi analiz edemeyeceğini gayet iyi bilmektedirler.

Tarihi gerçektir:

Geçim gailesiyle boğuşan, şevkini, hırsını, ümidini kaybetmiş toplumlar, büyük düşünemezler; nerede "EVET!",nerede "HAYIR!" denileceğini bilemezler ve yapılan telkinlere göre tavır alırlar. En basit örnek: Aşikar yapılan yolsuzluklara, keyfiliklere ve kayırmalara rağmen toplum, gayet sessiz ve duyarsızdır.

Esasen, demokrasinin hem var oluş sebebi ve hem de teminatı olan medyamızın, her ne sebebe dayanırsa dayansın; görevini yapmaması ve hatta halkı yanlış yönlendirmesi, toplum mühendislerinin işlerini kolaylaştırmaktadır. Örnek: 6 yıldan beri AKP'nin alternatifsizliği, muhalefetin yetersizliği, halkın şuur altına yerleştirilmiştir.

Bu hataya, başka duyarsızlıklar da eklenmiştir:

-AKP'nin, yurt genelinde DEVLETİN GÜCÜNÜ ve İMKANLARINI, siyasi amaçları doğrultusunda kullanması.
- AKP'li belediyelerin, yurt genelinde dayanışmalı olarak belediye imkanlarını, siyasi amaçları doğrultusunda kullanmaları.
- Oluşturulan belediye şirketleri vasıtasıyla denetimsiz olarak alabildiğine siyasi faaliyette bulunmaları. Basit bir örnek: BELTUR şirketinin faaliyetlerinden, yarattığı kaynaklardan, yandaşlara sağladığı istihdamdan, v.s.gibi, kimsenin haberi yoktur ve gündeme getirilmemiştir.
- Tarikatların, cemaatlerin, dini vakıf ve derneklerin, dini siyasete alet ederek, mensupları üzerinde oluşturdukları emredici baskıları.
- İç ve dış sermayenin çıkarları doğrultusundaki destekleri.
- Fevkalade önemli coğrafi konumumuz sebebiyle gelişmiş Batı ülkelerinin destekleri.

Bu şartlar altında AKP'nin seçim kaybetmesi, söz konusu dahi olamaz! Zira; ekonomideki bütün başarısızlığına rağmen; ekonomiyi, Döviz-Faiz-Borsa üçgeninden ibaret bir olgu zanneden veya işlerine geldiği için öyle görünen yazarlar, çizerler, bankaların veya holdinglerin emrinde hareket eden iktisatçılar; AKP'yi, başarılıymış gibi göstererek, halkı aldatmakta ve yanıltmaktadırlar.


Esasen ekonomide, Başbakan Erdoğan'ın yapabileceği bir şey de yoktur.Global sermaye, ekonomimize damgasını vurmuş; ekonomik faaliyetlerimizi ve para politikalarımızı, çıkarları doğrultusunda yönlendirip, yönetmektedirler.Dikkat ediniz:

Başta bankalarımız olmak üzere önemli iktisadi değerlerimiz yabancıların eline geçmiştir ve tasfiye, devam edecektir. Yani Türkiye, bir müstemleke ülkesi; Türk milleti de, bir müstemleke halkı haline gelecektir. Bu muhtemel akibetten de, kimse, rahatsızlık duymamaktadır. Sistem; artık, baştakilerin yolsuzluklarına, keyfiliklerine hesap sormayan veya soramayan bir sisteme dönüşmüştür.

Bu sebeple; "Şeytan, muhalefet boşluğu üstüne kumar oynasın diye dürtebilir AKP önderlerini" sözünüzün, bence bir kıymeti yoktur. Zira; hemen hemen herkes, "Muhalefet boşluğu var!" diyerek, zaten, şeytana uymuş ve alternatifsizliği, şuursuzca kabullenmiştir.

Sözümün özü:

Mevcut medyamızın tutum ve davranışları yüzünden galiba, demokrasi adı altında, acı bir esarete doğru, süratle yol almaktayız! 1980'lerin başında günün Ispanya Başbakanı Felippe Gonzales'in söylediği şu sözleri, herkesi uyandırmalıdır;

"Basının tutum ve davranışları sebebiyle demokrasi, Ispanya'ya 25 yıl geç gelmiştir."

Saygılarımla. Ecz Hüsnü Akıncı

Hiç yorum yok: