Sayın Cengiz Çandar
Referans Gazetesi Yazarı 19 Eylül 2008
Sayın Çandar;
19 Eylül 2008 tarihli ve "28 Şubat'ta "hata"; TSK'da doğma" başlığını taşıyan yazınızı okudum.
Her zaman olduğu gibi yine Türk Silâhlı Kuvvetleri'ni hedef almışsınız. Bunu da normal karşılıyorum. Zira; 40 yıldan fazla bir zamandan beri önemli olayların içinde yer almış ve bizlerin iyi bilmediği görevleri, eksiksiz olarak yerine getirmiş bir kişi olmanız hasebiyle sizi,çok iyi izleyen ve iyi tanıyan; 1958 yılından beri nice şöhretli ve etkili kişilerin, batıl muratlarını, doğru sözlerin arkasına saklamaktaki ustalıklarına da şahit olan bir kişiyim.Bu sebeple de çizginizin değişmeyeceğine de inanmaktayım. Yazınızın genel tahliline girmeyeceğim. Zaten aşağıda, Hasan Celâl Güzel'den naklettiğiniz bölüm, her şeyi açıklamaya yeterlidir. İşte, Güzel'in yazısındaki beğendiğiniz bölüm:
"Genelkurmay Başkanlığı, Başbakan'a bağlı bir kamu kuruluşudur. Statüsü, Genelkurmay Başkanının Görev ve Yetkilerine ait Kanun'da belirlenmiştir. Kanunun, görev, yetki ve sorumluluk başlıklı 2.maddesi aynen şöyledir: 'Genelkurmay Başkanı, Silahlı Kuvvetlerin savaşa hazırlanmasında; personel, istihbarat, harekat, teşkilat, eğitim, öğretim ve lojistik hizmetlerine ait ilke ve öncelikler ile ana programlarını tespit eder.'
Genelkurmay Başkanı'nın bunun dışında herhangi bir görev ve yetkisi yoktur." Siz de görüş belirterek, şu sözlerinizle Hasan Celâl Güzel'e destek olmuşsunuz:
"Öyle ama bu "demokratik ülkeler" için geçerlidir. Dolayısıyla şu soru da geçerlidir: "Dünyanın herhangi bir demokratik ülkeside, medya ile saatler süren toplantılar düzenleyerek her konuda görüş bildiren bir Genelkurmay Başkanı gösterebilir misiniz?"
Hele bir de bu görüşlerinin önemli bir bölümü "yanlış" ise!"
Sayın Çandar;
Her ikinizin de yanıldığı veya örtmek istediği gerçek, hiç kimsenin inkâr edemeyeceği şekilde bellidir. O da, şudur:
TÜRKİYE, TAM ANLAMIYLA DEMOKRAT BİR ÜLKE DEĞİLDİR. Türkiye, halkı sistemin dışına iten ve siyasî parti liderlerini "Seçilmiş Diktatörler" konumuna getiren göstermelik bir demokrasi ile idare edilmektedir. Bu sistemde halka verilen görev; seçim zamanlarında sandık başına giderek, liderlerin belirlediği adayların bulunduğu oy pusulalarını sandığa atmaktır.
Evet; belirttiğiniz gibi Genelkurmay Başkanlığı, Başbakan'a bağlı bir kamu kuruluşudur. Buna, kimsenin itirazı yoktur. Genelkurmay Başkanlığı'nın da itirazı yoktur ve icabı yapılmaktadır. 25 yıldan beri de Türkiye, siyasî iktidarlar tarafından idare edilmektedir. Şimdi, size dürüstçe cevaplandırmanızı istediğim şu soruyu soruyorum:
SİVİL İKTİDARLAR, NE DERECEYE KADAR DEMOKRASİNİN İCAPLARINA UYMAKTADIRLAR?
Cevabınızı kolaylaştırmak için konuyu biraz açayım:
Gerçek bir demokraside "Kuvvetler Ayrılığı İlkesi" vardır ve uyulması şarttır. YASAMA, YÜRÜTME VE YARGININ tarafsız olmaları, demokratik sistemin vazgeçilmezidir. Şimdi, yürütme ve Yasamanın birbirlerine karşı durumlarını tespit edelim:
YASAMA, Yürütmeye karşı bağımsız mıdır?
Bugünkü yapısı itibariyle Başbakan'ın istemediği bir kanun tasarısı veya teklifi Meclis'in gündemine gelebilir mi? Veya Başbakan'ın istediği her kanun teklifi veya tasarısı, Meclis'te kanunlaşmaz mı?
Başbakan istemezse; Meclis, araştırma ve soruşturma yapabilir mi?
Merak ediyorum:
Türkiye, 1983 seçimlerinden beri keyfî olarak yönetilmektedir. Bu keyfilik, baştakilerin yolsuzluklarına hesap sormayan bir sistem oluşturmuştur. Bu durum karşısında; Genelkurmay'ın, Başbakan'a bağlı bir kamu kuruluşu olduğunu dile getirerek, demokrasi arayışında olduğunuzu belirtirken; Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, Başbakanların emrine girdiği gerçeğini, niçin hiç konu etmiyorsunuz? Asıl demokratlığın ölçüsü, bu değil midir?
Bu çarpık demokrasi modelinde DEVLET, bir PARTİ DEVLETİ HALİNE getirilmiştir. Bu fiilî durumun, bir diktatörlükten farkı yoktur ve bu model, Türkiye'yi, felâkete götürür. Ve bu modelin kurucuları da askerler değil, sivil iradelerdir. Devletin mutlak gücünü ellerinde bulunduran sivil idareler, bu gücü yanlış ve keyfî olarak kullandıkları için sistem, alabildiğine yozlaşmıştır.
BU GERÇEKLERİ GÖRMEZDEN Mİ GELECEKSİNİZ? Bu güne kadar bu gerçeği görmediğinize veya görmek istemediğinize göre; acaba, SİSTEMİN YOZLAŞMASINI MI ARZU EDİYORSUNUZ?
Size tavsiyem:
Artık Türk Silâhlı Kuvvetlerini hedef almaktan vazgeçiniz! Ülkenin en sağlam kurumunun yıpratılması, kimseye fayda getirmez! Bu durum, Türkiye'nin üniter yapısını bozmak isteyenlerin işine yarar.
Saygılarımla. Ecz. Hüsnü Akıncı
0216-4181726
0532-4576956.
21 Eylül 2008 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder