22 Eylül 2008 Pazartesi

HESAP SORAN VATANDAŞ



GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )

Vatandaş hesap soruyor
Krizden Türk halkının tek önemli kazancı galiba ekonomiyi öğrenmesi oldu.
Çünkü acılar ve yenilgiler en iyi öğretmendir..
Derviş, herkesin takdir ettiği birikimini krizden çıkış için kullanırken Türkiye'de yatırım ve üretim yapmak için yıllarca savaşmış insanların ülke gerçeklerine dayalı tecrübelerine de kulak vermeli.
Sakaryalı eczacı Hüsnü Akıncı'nın Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'ye yolladığı mektup bile bu birikimin ciddiye alınması gerektiğini düşündürüyor.
Akıncı mektubunda şunu soruyor:
"Ekonomi deyince aklınıza sadece ve sadece finans kesimi mi geliyor? Sizin kitabınızda üreten, istihdam yaratan, yatırım yapan bir ekonomi modeli yok mu?"
Sonra Merkez Bankası'na kendi kanunuyla yüklenmiş en önemli görevini hatırlatıyor:
"T.C. Merkez Bankası, emisyon ve kredi hacmini, ekonomik ihtiyaca uygun biçimde düzenlemekle görevlidir... Çıkardığı para miktarı, ekonominin ihtiyacı düzeyinde kalmalı, fazla ya da eksik olmamalıdır."
"Vatandaş Akıncı" sonra dikkat çekici bir tesbit yapıyor:
Yıl 1981.. Ekonominin büyüklüğü (GSMH) 40 milyar dolar, bütçe büyüklüğü 12 milyar dolar, tedavüldeki TL miktarı 3,5 milyar dolar.
Yıl 1982.. GSMH 210 milyar dolar, bütçe büyüklüğü 60 milyar dolar, tedavüldeki TL miktarı ise 3 milyar dolar..
Ekonomi ve bütçe 5 katına çıkmış, ama tedavüldeki TL çoğalmadığı gibi azalmış..
Ve bu nedenle de suçluyor:
"1987 başından itibaren piyasaya ihtiyaç düzeyinde para verilseydi Türkiye'nin iç borcu olmayacaktı. Dış borcu da bu seviyede asla olmayacaktı."
Ve tabii ekonomi, kur-faiz makasındaki rant sisteminin anaforuna da düşmeyecekti.
Türk ekonomisi, işletme sermayesi bulunmayan dev bir organizasyonun mak s talihini yaşıyor.
"Kurtarıcılar", mağdurların hazine değerindeki tecrübelerinden yararlanmalıdır.

Maskeli TV'lere devam!Cumhurbaşkanı Sezer, yeni RTÜK yasasını veto etti.
Kötüleme kampanyasından etkilendiği anlaşılan Cumhurbaşkanı, neredeyse yasanın getirdiği tüm yenilikleri, kamu yararına, demokrasiye ve Anayasa'ya aykırı buldu.
"Tekelleşen medya, bir yandan ekonomik alanda haksızlık yaratabilecek güce ulaşırken öte yandan da haber alma özgürlüğünü kısıtlayabilecektir" diyor..
Oysa yasanın bu sakıncaları gidecek güvencelerini bile "önlemek bir yana dolaylı olarak olanaklı kılacak niteliktedir" diye değerlendiriyor. Belli ki yasaya sahip çıkan iktidar tarafından aydınlatılmamış ve tamamen RTÜK Başkanı Kayış'ın etkisinde kalmış..
Şimdi ne olacak?
TV'lerdeki "maskeli sahiplik düzeni" böyle devam mı edecek?
Etmemeli.. Ama iktidar da yasayı inat havasında meclisten aynen geçirip Cumhurbaşkanı'nı imzaya mecbur bırakmamalı.
RTÜK yasası, Çankaya ile iktidar arasındaki diyalog eksiğinin kurbanıdır!

Hiç yorum yok: